SÖZCÜ TV’nin karartıldığı 10 gün boyunca Türkiye ve dünyadaki gelişmeler neler oldu?
Önümüzdeki sıcak günlerde siyasette ve ekonomide bizi neler bekliyor?
İpek Özbey ve Senem Toluay Ilgaz soruyor; Sözcü TV Genel Yayın Yönetmeni Özgür Çakmakçı, Sözcü TV Yayın Koordinatörü Hakan Durmuş, CHP Milletvekili Yunus Emre, Uluslararası İlişkiler ve Strateji Uzmanı Dr. Erol Mütercimler, İktisatçı Prof. Dr. Öner Günçavdı ve Independent Türkçe Genel Yayın Yönetmeni Nevzat Çiçek yanıtlıyor. Sözcü TV, 10 günlük karartmanın ardından bu gece 00.01’de yeniden yayın hayatına başlıyor.
Kararmış SÖZCÜ TV ekranında bugün
‘AÇILIMDA DÜĞMELER YANLIŞ İLİKLENDİ’
Terör örgütünün silah bırakma görüntülerinin ardından verilen mesajlarda, “Silahlı mücadele sona erdi ve Kürt varlığının kabul edilmesi, Kürt sorununun Türkiye’nin temel realitesi olarak görünmesi hedeflendi” denildi. Silahlı mücadelenin sona erdiği ve siyasi mücadelenin devam edeceği bildirildi.
Silah bırakma sürecinin ne anlama geldiğini, Kara Kuvvetleri eski İstihbarat Başkanı Erdoğan Baykal’a sorduk…
Erdoğan Baykal, Başak Kaya’ya konuştu.
Emekli Tuğgeneral Baykal, şunları ifade etti:
PSİKOLOJİK HAREKAT: Bu açıklamalar, pişmanlık veya samimiyet içermediğinden, silah bırakma sürecine yanlış bir başlangıç yapıldığını düşünüyorum. PKK terör örgütünün tek taraflı olarak düzenlediği silah bırakma görüntüleri, sürecin ikinci yanlışını da göstermektedir. Bu görüntüler, terörsüz Türkiye ve silah bırakma sürecini samimiyetle destekleyen bir emekli asker olarak beni üzüyor. Çünkü bu görüntüler, terör örgütünü meşrulaştırmaya yönelik bir psikolojik harekât ve propaganda aracı olarak değerlendirilebilir.
ÖNCEDEN PROVA EDİLMİŞ
Güneş görmemiş tek tip kamuflaj elbiseleri ve önceden prova edilerek hazırlanmış bu planlı görüntülerin, 30 teröristin eski silahlarını gösterişli bir şekilde yakması, yalnızca sembolik bir anlam taşımaktadır. Burada sembolik anlam, yenilmiş bir terör örgütünün silah bırakması değil; aksine PKK’nın Türkiye ve Irak’ın kuzeyindeki alanlarda güçlü bir taraf olarak görünme çabasıdır. Bu tür görüntüler, kamuoyuna silah bırakıldığı algısını yaratmayı hedefleyen bir fragman olarak sunulmaktadır.
50 BİNİ AŞAN ŞEHİT VE GAZİ YAKINI
Bu görüntülerden ben rahatsız olduğum kadar, şehit yakınları ve gazilerin de incindiğini düşünüyorum. Günler öncesinden hazırlanan bu fragman, gerçek bir silah bırakma süreci ile örtüşmüyor. Tam tersine, belirli şartlarla beklenen bir sürecin ilk adımı olarak gösteriliyor. Bu sürecin gerçek ölçütü, sayıları 50 bini aşan şehit ve gazi yakınları ile gazilerimizin vicdanıdır. Bu vicdanı rahatsız eden bir yol haritasının başarılı olma ihtimalinin zayıf olduğunu düşünüyorum.
TAMAMI ORTADAN KALKMADAN OLMAZ
Silah bırakma süreci, sadece Türkiye ve Irak’ın kuzeyinde etkisiz hale getirilen teröristlerle sınırlı kalmamalıdır; başta Suriye’nin kuzeyindeki YPG terör örgütü olmak üzere, KCK yapılanmasının tamamının lağvedilmesi gerekmektedir. KCK yapısındaki tüm silahlı gruplar ortadan kaldırılmadan, terörsüz bir Türkiye hedefine ulaşmanın zor olacağını düşünüyorum.
TARİHTEN DERS ALINMALI
Geçmişte yok edilme aşamasına getirilen terör örgütünün, “analar ağlamasın” temasıyla başlatılan sürecin, zaman kazanma, imhadan kaçma veya toparlanma amacı taşıdığı unutulmamalıdır. Türkiye, bu süreç sonunda yeni bir hayal kırıklığı ve daha fazla ağlayan anne ile karşılaşmamalıdır.
CHP İstanbul Milletvekili ve TBMM Dışişleri Komisyonu üyesi Oğuz Kaan Salıcı: ‘GERİ DÖNÜLMEZ BİR BAŞLANGIÇ OLMALI’
CHP İstanbul Milletvekili Oğuz Kaan Salıcı, konuya ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı: “İç meselelerin çözülememesi, dış aktörlerin istismarına yol açar.
Oğuz Kaan Salıcı
JEOPOLİTİK BİR ARKA PLANI VAR
Kürt meselesinin şiddetten arındırılması sürecine bu bilinçle yaklaşılmalıdır. Sürecin jeopolitik bir arka planı vardır. Son bir buçuk yılda Filistin, İsrail, İran, Lübnan ve Suriye’de yaşanan olaylar, etnik temizlik, işgal, rejim değişikliği, suikastlar ve savaşlarla doludur. Yeni Suriye’nin nasıl şekilleneceği hâlâ belirsizdir. Haritada sınırların kalıcılığı konusunda endişeler mevcuttur. Bu çerçevede PKK’nın artık miadını doldurduğunu kabul etmesi olumlu bir gelişmedir. Zira terör örgütleri, bölgesel krizlerden yararlanmak için fırsat kollar.
Bölgemizdeki jeopolitik sarsıntılar göz önünde bulundurulduğunda, PKK kendisini feshetmişse, alan açamayacağını anlamıştır. Silahların yakılması, geri döndürülemez bir başlangıç olmalıdır. Şimdi hepimizin görevi, süreci olgunlukla takip etmek ve demokratik siyaseti güçlendirmektir. Edirne’den Hakkâri’ye kadar herkesin beklentisi, sorunların meşru ve demokratik siyaset yoluyla çözülmesidir. Silahla hak arama dönemi kapanmıştır.”