Milliyetçi Hareket Partisi (MHP) Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın, Cumhuriyet Halk Partisi’nin (CHP) “Kurultay” davasını gündeme getirerek parti ve lideri Özgür Özel’i eleştirdi.
Yalçın, yaptığı yazılı açıklamada, “CHP kurultayları hakkında hukuki anlamda mutlak butlan ihtimalinin gündeme gelmesi, partiyi etkisi altına alan ciddi buhranın bir göstergesidir. İçten içe yanmakta olan CHP’de yangın artık her yeri sararak, tüm yapıyı tehdit eder hale gelmiştir.” ifadelerini kullandı.
“CHP’NİN AÇ GÖZLÜ YÖNETİCİLERİ…”
Yalçın, İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde gerçekleştirilen operasyonlara da değinerek, CHP yönetimini, “belediyeleri halkın değil, aç gözlülerin sömürdüğü bir alan haline getirmekle” suçladı.
“Ne yazık ki CHP’nin aç gözlü yöneticileri, ellerindeki belediyeleri, yiğidin değil, yiyenin sofrası haline getirmiştir,” diyen Yalçın, devamında şu sözlere yer verdi:
“Çatlayıncaya kadar yedikleri için, partinin içinde haram akıntıları sızmaya başlamıştır. Hortumculuk, rüşvet ve ihaleye fesat karıştırma iddiaları artarak devam etmektedir. CHP, artık ‘şaibe’ kelimesiyle anılmaya başlamıştır. Halk Partisi, halk tarafından ‘Halt Partisi’ olarak adlandırılır hale gelmiştir. Oysa belediyelerin gelirlerinde tüyü bitmemiş yetimlerin hakları vardır.”
“ATEŞ OLMAYAN YERDEN DUMAN ÇIKMAZ”
Semih Yalçın, açıklamasında şu sözlere de yer verdi:
“Müstemleke sevici Özgür Özel, İBB merkezli adli tahkikatı bahanesiyle Türkiye’yi batılı devletlere şikayet etmiştir.
CHP’li belediyeleri sarsan yolsuzluk iddiaları yargıya intikal etmiş olsa da, mevcut durum, ‘Ateş olmayan yerden duman çıkmaz’ atasözünü akla getiriyor.
Bu durum, insanı şöyle düşünmeye itiyor: Yoksa aç sırtlanlara kuzu mu emanet edilmiştir?
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bütçesi, birkaç bakanlık ve birçok kamu kurumunun bütçesinden daha fazladır.
Belediyeler, halkın malıdır. Halkın oylarıyla seçilen CHP’liler, ilk iş olarak halkı soymaya başlamıştır.
CHP’li belediye yöneticileri, ‘Kamunun malı deniz, yağmalamazsa ayıp olur bendeniz.’ anlayışıyla milletin malını talan etmiştir.
Büyükşehir belediyeleri, çeteleşen CHP yönetimleri tarafından yağmalanmıştır. İhaleler ve hak edişler üzerinden bir tırnakçı düzeni kurulmuştur.
CHP, belediyeler üzerinden malı götürmüştür. Hortumlanan belediyelerden gelen kötü kokular, giderek çevreye yayılmaktadır.
Tevfik Fikret sağ olsaydı, belediyeleri yöneten CHP’lilere büyük ihtimalle şu şekilde seslenirdi:
‘Verir zavallı memleket, verir ne varsa, malını, vücudunu, hayatını, ümidini, hayalini, bütün ferağ-ı hâlini, olanca şevk-i balini. Hemen yutun, düşünmeyin haramını, helalini… Yiyin efendiler yiyin, bu han-ı iştiha sizin, doyana kadar yiyin!’
Kamuoyunda, “CHP yönetimi ne kadar da açmış. O kadar yemişler ki hazımsızlıktan kıvranıyorlar. Midelerinin ve bağırsaklarının gurultusu sokaklara yayılıyor. Maazallah bunlara devlet hazinesi teslim edilse dibine hortum yerine büz döşerler.” şeklinde yorumlar yapılmaktadır.
CHP’nin aç yöneticilerinin ellerindeki belediyeler, yiğidin değil, yiyenin harmanı haline gelmiştir. Partinin bünyesindeki çatlaklardan haram akıntıları sızmaya başlamıştır. Hortumculuk, rüşvet, ihaleye fesat karıştırma iddiaları gündemdeki yerini almıştır. CHP, ‘şaibe’ kelimesiyle anılmaya başlanmıştır. Halk Partisi, halk tarafından ‘Halt Partisi’ olarak adlandırılır hale gelmiştir. Oysa belediyelerin gelirlerinde tüyü bitmemiş yetimlerin hakları vardır.
CHP’nin elindeki büyük şehirlerin, altyapı yatırımlarına acil ihtiyaçları bulunmaktadır. Özellikle İstanbul, Ankara ve İzmir gibi büyük şehirler her aşırı yağışta sele maruz kalmaktadır. İzmir’in durumu ise içler acısıdır. CHP’nin elindeki bakımsız İzmir, Kordon boyu pislik içindedir.”
“MUTLAK BUHRAN” DEDİ
Yalçın, İzmir’in her bakımdan ideolojik bağnazlığın pençesinde olduğunu belirtti. CHP’li yönetimlerin, üç büyük kentin temel sorunlarını çözmek yerine, bulvarları süslemekle meşgul olduğunu ifade etti.
CHP kurultayları hakkında, hukuk açısından “mutlak butlan” ihtimalinin gündeme gelmesi, partinin sarmaladığı “mutlak buhran”ın bir göstergesi olduğunu vurguladı. İçten içe yanan CHP’de yangın artık her yeri sarmış, binayı tehdit eder hale gelmiştir.
CHP’li belediyelerdeki yolsuzluklar, partiyi köklerinden koparan bir sorun haline gelmiştir. CHP, siyaset arenasında dümeni kırık bir gemi gibi bir o yana bir bu yana çalkalanmaktadır. CHP’li belediyelerdeki yolsuzluk iltihapları sokaklara taşmıştır.
Görünüşe göre CHP’nin elindeki büyükşehir belediyelerinde, modern şehircilik yerine, ‘hortum mühendisliği’ uygulanmaktadır. CHP’nin belediyelerin kaynaklarına döşediği hortumların uzunluğu, Ekvator çizgisini birkaç kez tamamlayacak kadar uzundur.
CHP yönetici ve sözcüleri, içine düştükleri politik kirliliği kamuoyundan gizlemek amacıyla ekonomik sorunlara odaklanmakta, asgari ücretten şikayet etmekte ve pahalılıktan dem vurmaktadır.
CHP yönetimi, sorunları siyasi bir boyuta taşımak suretiyle yolsuzlukları kamufle etmeye çalışmaktadır. CHP’li belediyelerde yaşananların hesabı ise iktidara ve Cumhur İttifakına çıkarılmaktadır. Ancak CHP’li belediyelerdeki yolsuzluklarla ilgili yargı süreci, iktidar ve Cumhur İttifakı ile asla ilgili değildir.
Yargı, yasal görevini yerine getirmekte, CHP ise gerçeği saptırmaktadır. Ancak güneş balçıkla sıvanamaz. Hortumculuğun, kirlenmişliğin üzeri ret ve inkâr politikalarıyla örtülemez. CHP’li belediyeler, SGK’ya olan milyarlarca liralık borçlarını ödemediği için hesap vermeye niyetli görünmemektedir. CHP, milyonlarca emeklinin hakkına tecavüz ederken, bir de utanmadan emeklilerin haklarını savunmaya yeltenmektedir.
CHP, muhalefet partisinin ve Türkiye’nin birlik ve bütünlüğünü esas alan bir siyasi partinin yerine getirmesi gereken görevleri üstlenememektedir. Aksine suçu övmekte, suçluları teşvik etmektedir. CHP, hem suçlu hem de güçlü gibi davranarak suçunu bastırmaya çalışmaktadır. CHP sözcüleri, belediyelerindeki yolsuzluklar konusunda tek bir cümle dahi etmektedir. Etkin pişmanlıktan yararlananların isimleri bile anılmamaktadır.
CHP’nin elindeki belediyelerde yeni bir skandal patlak verdiğinde, Özgür Özel de hiddetinden patlayarak sokaklara dökülmektedir. Mirasını sık sık istismar ettiği
