Türkiye, deprem kuşağında yer alan bir ülke olarak her gün sarsıntılarla karşılaşıyor. Son olarak İstanbul’da yaşanan 6,2 büyüklüğündeki deprem, halkı tedirgin ederken, 2025’in ilk yarısında 18 binden fazla sarsıntı kaydedildi.
Afet Yönetimi Uzmanı ve Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Bülent Özmen, Türkiye’nin yaklaşık 1000 adet “deprem üretme potansiyeline sahip diri fay” barındırdığını ve yıllık ortalama 25 bin depremin kayıtlara geçtiğini ifade etti.
ORTALAMANIN ÜZERİNDE
Bu yılın ilk yarısında depremlerin sayısının yıllık ortalamaya yaklaştığına dikkat çeken Özmen, “1 Ocak-30 Haziran tarihleri arasında 18 bin 191 deprem kaydedildi ve bu sayı ortalamanın üzerinde.” şeklinde konuştu.
Deprem sayısındaki artışın sebeplerinden birinin, ocak ve şubat ayında Santorini ve Amorgos adaları çevresinde yaşanan deprem fırtınası olduğunu belirten Doç. Dr. Özmen, 23 Nisan’da İstanbul’da meydana gelen 6,2 büyüklüğündeki depremin de sismik hareketliliği artırdığını vurguladı.
EN FAZLA DEPREM MUĞLA’DA MEYDANA GELDİ
İl bazında en fazla depremin Muğla’da gerçekleştiğini, bunu Malatya, Kütahya, Kahramanmaraş ve İstanbul’un takip ettiğini aktaran Özmen, “Artık 2 büyüklüğünün altındaki depremler bile tespit edilebiliyor. Verilere göre, depremler en yoğun olarak şubat ve nisanda yaşandı. Bu da ortalama her saatte 4, günde ise 100 depremin meydana geldiği anlamına geliyor. 4 ile 4,9 büyüklüğünde 206 deprem, 5 ile 5,9 büyüklüğünde 18 deprem ve 6’dan büyük 3 depremin kaydedildiğini görüyoruz. Bu depremler arasında en önemlileri İstanbul, Kulu-Konya ve Marmaris Bozburun açıklarında meydana gelen sarsıntılardı. Bu olaylar sonucunda 2 kişi hayatını kaybetti, 452 kişi ise yaralandı.” diye konuştu.
GEMLİK VE SİLİVRİ’DE DEPREMLER
Doç. Dr. Özmen, 1 ve 2 Temmuz tarihlerinde Gemlik’te 3,9, 4,2 ve 4,3 büyüklüğünde depremlerin meydana geldiğini, 5 Temmuz’da ise Silivri açıklarında Kumburgaz segmentinde 3,8 büyüklüğündeki sarsıntının yaşandığını belirterek, Marmara Bölgesi ve İstanbul’un deprem tehlikesine bir kez daha dikkat çekti. Özmen, “Genelde İstanbul’un hemen 15-20 kilometre açığında yer alan ve Kuzey Anadolu Fayı’nın kuzey kolundaki depremler üzerinde duruluyor. Ancak Gemlik civarında, Marmara Denizi’nin güneyinde Kuzey Anadolu Fayı’nın güney kolunda da sarsıntılar yaşanıyor olması, İstanbul’un Marmara Denizi’nin güneyinde bulunan ve sismik boşluk olarak tanımlanan bu koldan da ciddi şekilde etkilenebileceğini gösteriyor.” ifadelerini kullandı.
Depremlerin genellikle Kuzey Anadolu Fay Hattı ve Doğu Anadolu Fay Hattı gibi levha sınırlarında meydana geldiğine, ancak Konya ve Ankara gibi bölgelerde de levha içi diri fayların bulunduğuna dikkat çeken Özmen, bu fayların da zaman zaman depremler ürettiğini belirtti. Özmen, “Örneğin, 15 Mayıs’ta Kulu, 17 Şubat ve 29 Haziran’da Ankara’da depremler yaşandı. Bu durum, İç Anadolu’nun da deprem tehlikesi altında olduğunu gösteriyor.” dedi.
Özmen, depremlerin risklerinin azaltılması için çalışmaların, özellikle İstanbul ve Marmara Bölgesi ile Türkiye’nin diğer bölgelerinde hızlandırılması gerektiğini vurguladı. Marmara Denizi’nde yaşanabilecek 7 büyüklüğündeki bir depremin, Kahramanmaraş merkezli depremlerden 2-3 kat daha fazla etki yaratabileceği konusunda uyarıda bulundu.
