Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB), geçen hafta yayımladığı Para Politikası Kurulu toplantı özetiyle mayıs ayı enflasyon verilerinin ardından aldığı kararları kamuoyuna açıkladı. Kurul, enflasyondaki düşüşe rağmen politika faizini yüzde 46 seviyesinde sabit tutma kararı aldı. Ayrıca, fiyat istikrarı sağlanana kadar sıkı para politikası duruşunun süreceği ifade edildi.
Yayımlanan özetin içeriği şu şekilde özetlenmiştir:
“1. Küresel ticaret politikalarıyla ilgili belirsizlik, son zamanlarda bir miktar azalmasına rağmen yüksek seviyelerini koruyor. Bu durum, küresel büyüme görünümünde sınırlı bir iyileşme sağlarken, Türkiye’nin dış ticaret ortaklarının ihracat paylarıyla ağırlıklandırılan küresel büyüme endeksinin 2025 yılında yüzde 1,9, 2026 yılında ise yüzde 2,2 oranında artması bekleniyor. Nisan ayında sert bir düşüş yaşayan ham petrol fiyatları, son dönemde jeopolitik gelişmeler nedeniyle yeniden yükselmeye başladı ve enerji emtia fiyatları üzerindeki yukarı yönlü riskler artış gösterdi. ABD ve diğer ülkelerin izleyeceği ticaret ve ekonomi politikalarındaki belirsizlikler ile artan jeopolitik riskler, küresel ekonomik faaliyet açısından önemli risk faktörleri olarak değerlendirilmektedir.
2. Tarife artışlarının enflasyon üzerindeki etkileri ülkeler arasında farklılık göstermekte, ancak küresel ölçekte enflasyon belirsizliği artmaktadır. Bu çerçevede, merkez bankalarının indirim süreçlerinde temkinli bir yaklaşım sergilemeleri beklenmektedir. Gelişmekte olan ülke piyasalarına son dönemde sınırlı bir portföy girişi gözlemlense de, yüksek seviyelerini koruyan küresel belirsizlikler ve jeopolitik gelişmeler, portföy hareketleri üzerinde aşağı yönlü riskleri canlı tutmaktadır.
3. Jeopolitik gelişmeler, enerji fiyatları, risk iştahı, ülke risk primleri ve turizm üzerinden küresel ekonomiyi olumsuz etkileyebilir.
PARASAL VE FİNANSAL KOŞULLAR
4. Türk lirası (TL) mevduat faizleri, politika faizindeki artışın etkisiyle 18 Nisan haftasına göre 334 baz puan artarak 13 Haziran haftası itibarıyla yüzde 56,7 seviyesinde gerçekleşmiştir. Bu dönemde TL ticari kredi faizleri (Kredili Mevduat Hesabı ve Kredi Kartı hariç) 455 baz puan artarak yüzde 60,3; ihtiyaç kredisi (Kredili Mevduat Hesabı hariç) faizleri 31 baz puan artarak yüzde 70,9; konut kredisi faizleri 390 baz puan artarak yüzde 43,5; taşıt kredisi faizleri ise 302 baz puan artarak yüzde 46,5 seviyesine ulaşmıştır.
5. Bireysel kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması, 18 Nisan-13 Haziran döneminde yüzde 4,8 seviyesine yükselmiştir. Bu artışta kredi kartı bakiye büyümesindeki artış etkili olurken, diğer bireysel kredilerin büyümesinde sınırlı değişim gözlenmiştir. TL ticari kredilerin 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması ise yüzde 3,6 seviyesinden yüzde 2,4’e gerilemiştir. Kur etkisinden arındırılmış YP ticari kredilerdeki 4 haftalık büyüme oranlarının ortalaması, yabancı para (YP) krediler için uygulanan büyüme sınırıyla uyumlu olarak yüzde 0,5 olarak kaydedilmiştir.
6. Parasal aktarım mekanizmasını güçlendirmek ve TL’ye geçişi desteklemek amacıyla mevcut PPK döneminde makroihtiyati politikalarda bir dizi adım atılmıştır. Zorunlu karşılık oranları, yabancı para mevduatlarda tüm vadelerde, 1 yıla kadar vadeli yurt içi yerleşiklerle yapılan yabancı para cinsinden repo işlemlerinden sağlanan fonlarda ve 1 yıla kadar vadeli Türk lirası cinsi yurt dışı repo işlemlerinden sağlanan fonlar ile yurt dışından kullanılan kredilerde vadeye göre farklılaşacak şekilde artırılmıştır. Ayrıca, kredi büyüme sınırından muaf tutulan kalemlerde değişiklikler yapılmıştır.
7. Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası (TCMB) brüt uluslararası rezervleri, 18 Nisan’dan bu yana 12,7 milyar ABD doları artarak 13 Haziran itibarıyla 159,3 milyar ABD dolarına yükselmiştir. 13 Haziran haftasında, jeopolitik gelişmelerin etkisiyle kredi risk priminde ve kur oynaklığında bir artış gözlemlenirken, takip eden dönemde bu göstergelerde bir miktar dengelenme olmuştur. Türkiye’nin 5 yıllık kredi risk primi (CDS) 16 Nisan’dan bu yana yaklaşık 40 baz puan düşerek 18 Haziran itibarıyla 304 baz puan seviyesine gerilemiştir. Türk lirasının 1 ay vadeli kur oynaklığı 18 Haziran itibarıyla yüzde 12,4 seviyesine, 12 ay vadeli kur oynaklığı ise yüzde 23,0 seviyesine düşmüştür. Önceki PPK toplantı haftasından bu yana DİBS piyasasından 0,1 milyar ABD doları çıkış, hisse senedi piyasasına ise 1,5 milyar ABD doları giriş olmak üzere toplamda 1,4 milyar ABD doları net portföy girişi gerçekleşmiştir.
TALEP VE ÜRETİM
8. Gayri Safi Yurt İçi Hâsıla (GSYH) verileri, 2025 yılının ilk çeyreğinde yıllık ve çeyreklik bazda büyüme oranlarında bir gerileme göstermiştir. Yıllık büyümenin başlıca kaynağı hizmetler sektörü olurken, sanayi sektörü büyümeyi sınırlamıştır. Özel tüketimin yıllık büyümesi yavaşlamakta, ancak toplam yatırımlar yıllık büyümeye pozitif katkı sağlamaktadır. Çeyreklik bazda özel tüketim ve toplam yatırımlar gerilemiştir. Mal ve hizmet ihracatı çeyreklik bazda artarken, ithalatın düşmesi neticesinde net ihracatın çeyreklik büyümeye katkısı olumlu olmuştur. Bu bağlamda, yılın ilk çeyreğinde finansal koşullardaki sıkılığın devamı ile yurt içi talep zayıflamış, dış denge ise iyileşmiştir.
9. Nisan ayında perakende satış hacim endeksi, aylık bazda yüzde 2,8, çeyreklik bazda ise yüzde 2,3 oranında artış göstermiştir. Altın hariç bakıldığında, hem aylık hem de çeyreklik artışlar daha düşük olmuştur. Tekstil, giyim, ayakkabı, tıbbi ürünler ve kozmetik ile posta veya internet üzerinden alışveriş gruplarında ise perakende satışlar bir önceki aya göre gerilemiştir. Aynı dönemde ticaret satış hacim endeksi aylık bazda yüzde 3,1 oranında azalmış, çeyreklik bazda yüzde 0,8 oranında artış göstermiştir. Hizmet üretim endeksi nisan ayında yüzde 0,6 oranında azalmıştır. Çeyre