Beşiktaş’ın karşılaşması sona erer ermez, gözlerimiz Samsunspor’a çevrildi.
Dakika 90+3 ve skor 0-1, Samsun’un aleyhinde.
Ancak son dört dakikada öyle bir hırs ve istekle sahada yer aldılar ki, maçın 2-1 sona ermesi neredeyse kaçınılmaz hale geldi. Samsunspor, sezon boyunca gösterdiği istek ve dinamizmle 3. sırayı fazlasıyla hak etti. Eğer son dakikada Beşiktaş’a bu yeri kaptırsalardı, bu gerçekten büyük bir kayıp olurdu.
Beşiktaş ise sezonun son haftasında deplasmanda attığı 4 golle, Samsunspor’u hayal kırıklığına uğratarak 3. sırayı elde etseydi, bu adaletin tecelli etmediği anlamına gelirdi.
“Futbolda hak yerini bulsun bulmasın diye bir şey var mı?” diye sorabilirsiniz.
Elbette var. Bu durumun böyle olması gerekiyor.
Beşiktaşlı futbolcular (kimin kalacağına bağlı) bu yaz UEFA liginde play-off oynamak zorunda kalırlarsa, bu onların hak ettikleri bir durumdur.
Samsunsporlular ise birkaç hafta da olsa tatili daha çok hak eden taraf olarak öne çıkıyor, bu tartışmasız bir gerçek.
Son maçında Beşiktaş rahat bir galibiyet elde etti. Defansta Paulista, belki de en etkileyici performansını sergiledi. Orta saha, uzun bir süre sonra bu denli rahat pas yapıp top taşıdı. Rafa Silva gününde olsa, (sahi, en son ne zaman böyle bir gün yaşadı?) fark daha da büyük olabilirdi. Mustafa da taraftarına ve hocasına “Bu maça kadar neredeydin?” dedirtti. Ligin 1000’inci golünü atıp hat-trick yapma fırsatını değerlendiremedi.
Ama bu 4 gollü fark kimseyi yanıltmasın. Beşiktaş, sezonun genel havasını yansıtan bir oyun sergiledi. Oyuncular, “Bitse de gitsek, artık hesaplarımızı yapalım, kalacak mıyım gidecek miyim pazarlıklarına başlayalım” modundaydılar.
Yönetimin, “Bu hocayla olmaz” gibi hatalara düşmemesi gerekiyor. Ole Gunnar Solskjær, teslim edilen anahtarların geri alınmaması gereken bir isim. Beşiktaş’ın, sabredip bu hocadan alabileceği en iyi sonuçları elde etmesi şart. Krizlerle dolu bir sezonun ardından, mevcut kadronun ligi bu noktada bitirmesi önemli bir başarıydı. Eğer Samsunspor’u geçseydi “başarı” olurdu ama bu, Samsun’a haksızlık olacaktı.
Beşiktaş’ın, hiçbir maçı son dakikalarda bu kadar puan kurtarma ve “zafer kazanma” arzusu ile oynadığını gördünüz mü?
Soldan sağa derbiler, Lyon, Lugano ve Atletico galibiyetleri ile Süper Kupa’daki (5-0) Galatasaray zaferi… Başka? Öyle bir sezon geçti gitti.
Artık iyi bir kadro oluşturmanın ve altyapı hazırlığına gereken önemi vermenin zamanı geldi. Ole Gunnar, bu işi yapabilecek bir isim.
Kim kalır, kim gider muhabbetine girmeyeceğim.
Önümüzdeki haftalarda köprülerin altından çok sular geçecek.
Önemli olan, bu yılın hatalarından ders çıkarıp geleceğe odaklanmak. Yönetimi, teknik kadrosu ve futbolcuları ile birlikte camianın bu değişime ihtiyacı var.
Geçmiş olsun.
