Erteleme
Güncel meseleler, Türkiye’de yazmayı düşünen yazarları zor durumda bırakıyor. Bir konuda yazmayı planlayan yazar, aniden gelişen olaylarla karşılaşabiliyor. Ben de bir süre gerçekçilik üzerine yazmayı düşünmüştüm. İlk yazımda Sevim Kahraman’ın eserini ele almıştım. Ancak güncel konular beni farklı bir yöne sürükledi. PKK bildirgesi, yazı akışımı kesintiye uğrattı. İnsancıl’da bu bildirge hakkında düşüncelerimi paylaştım. Ancak Tele1 okuyucularının da görüşlerimi bilmesini istiyorum. Bu nedenle gerçekçilik üzerine yazımı bir hafta ertelemeye karar verdim.
Beyin Yarıcı Acı
PKK bildirgesi, 1924 Anayasası ile Lozan Antlaşması’nı reddediyor. Bu durumu okurken içimde büyük bir acı hissettim. Bu acı, beni derin düşüncelere yönlendirdi. Fransa Kralı XIV. Louis (1638-1715), Almanya’yı bölmek için harekete geçmişti. Filozof Leibniz (1646-1716), Fransız Kralı’na bir öneride bulundu. Bu öneride, kralın Almanya ile uğraşmayı bırakıp Anadolu’yu parçalayarak Türkleri buradan sürmesini öngörüyordu. Bu tasarı hayata geçmedi ama PKK’nın Lozan ile ilgili söylediklerini okuyunca, aklıma Leibniz’den Sevr Antlaşması’na geçiş yaptım. Sevr Antlaşması sonucunda Anadolu, emperyalist güçler tarafından bölündü ve halk yersiz yurtsuz kaldı.
Genel Tutum ve Görünüş
“İtilaf devletleri, Ateşkes Antlaşması’nın hükümlerine uymayı gereksiz buluyor. Uydurma bahanelerle, itilaf donanması ve askerleri İstanbul’da. Fransızlar Adana’ya, İngilizler Urfa, Maraş ve Antep’e girmiş durumda. Antalya ve Konya’da İtalyan birlikleri, Merzifon ile Samsun’da ise İngiliz askerleri bulunuyor. Her yerde yabancı devletlerin subayları ve özel görevlileri aktif. Sonrasında, 15 Mayıs 1919’da İtilaf devletlerinin onayıyla Yunan ordusu İzmir’e çıkarılıyor. Ayrıca, dört bir yanı Hristiyan azınlıklar, devletin çökmesi için gizli ve açık bir şekilde çeşitli amaçlar doğrultusunda faaliyet gösteriyorlar” (1)
Lozan’ı inkar ettiğinizde, Anadolu’yu 1919’da kuşatan devletlere ABD ve Rusya’yı da dahil etmeniz gerekiyor.
Anadolu paylaşıldığında, ABD ve Rusya bu paylaşımda kendilerine de pay almak ister. Lozan Antlaşması yok sayıldığında, PKK ve İslamcılar Anadolu’da yeni bir devlet kurabileceklerini düşünüyorlar.
PKK, İslamcılara şunu belirtmek gerekir ki Anadolu’da sizlere sadece iki kent verilecektir, o kadar.
Lozan Nasıl Bir Antlaşmadır
“Ermeni suikastçıları, Çerkez Ethem grubu suikastçıları vb., Lozan Konferansı boyunca İsmet Paşa’nın etrafında dolaşmışlardır. Konferansın her iki döneminde de çeşitli suikast ihbarları alınmıştır. Bu ihbarlar, İsveç makamlarına da iletilmiştir. İsmet Paşa, otomobilinde küçük Türk bayrağı ile Lozan Caddesi’nde dolaşırken, polis müdürü bu bayrağın indirilmesini istemiştir. Paşa, bu isteği reddederek, “Bir İsmet Paşa ölür, yerine başka biri gelir ve bu bayrak hiç inmez” demiştir. Ayrıca, Lozan Konferansı’ndaki Sovyet Rus delegesi Vorovski, otelinde bir teröristin saldırısına uğrayarak hayatını kaybetmiştir” (2)
Tüm bu zorluklara rağmen Lozan, emperyalizme karşı verilen bir mücadelenin zaferidir.
Kimlik Sorunu
Sibel Özbudun, “Kimlik Prangası mı?” adlı yazısında, “Post-modernist yaklaşımlar, ‘sınıf’ ile ‘kimlik’ veya ‘ekonomik-politik’ ile ‘kültür’ arasındaki dikotominin, sınıf temelli siyasi girişimleri olumsuz etkilediğini” belirtmektedir (3).
Daha önce de ifade ettiğim gibi, PKK, egemen sınıfa karşı bir mücadele vermemiştir. Aksine, sınıfa dair bakış açısı olumsuzdu.
Sibel Özbudun, kimlik prangasına karşı şunu ifade ediyor: “‘Büyük insanlığın’ tüm baskı ve sömürü biçimlerinden kurtulması, Marksizm aracılığıyla gerçekleşebilir. Bu bağlamda, eşitlik ve farklılığın aynı anda yaşanabileceğine dair bir fikir geliştirmek mümkündür” (4).
1. Atatürk, Söylev I, Türk Dil Kurumu Yayınları, Ankara 1978, Y-1
2. Bilal N. Şimşir, Lozan Günlüğü, Bilgi Yayınevi, Ankara 2012, Y-21
3. Sibel Özbudun, Antropoloji Gözüyle: Sınıf, Kültür Kimlik Yazıları, Ütopya, Ankara 2014, Y-47
4. Özbudun, Age, Y-50
Not: 22 Mayıs Perşembe günü Taksim Atatürk Kitaplığı’nda, benim yazdığım “Adnan Özyalçıner’ın Öykücülüğü” adlı kitabın tanıtımı yapılacak. Yol arkadaşlarımı bekliyoruz.
Sayıl Cengiz Gündoğdu