1. Haberler
  2. GÜNDEM
  3. Orman Yangınları ve İhmal: Sorumlular Kim?

Orman Yangınları ve İhmal: Sorumlular Kim?

featured
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Tülay Hatimoğlulları, yaptığı açıklamalarda önemli noktalara değindi:

Hatimoğulları’nın konuşmasında öne çıkan ifadeler şöyle:

“Millî Savunma Bakanlığı’nın duyurusuyla, 12 askerin hayatını kaybettiğini derin bir üzüntüyle öğrendik. Bu acı haberi alan tüm ailelere ve yakınlarına başsağlığı dileklerimi iletiyorum. Yaralı olanlara da acil şifalar temenni ediyorum.”

IŞİD’in düzenlediği saldırıda Suruç’ta 33 sosyalist gencin yaşamını yitirmesi, bu olayın anmasının Türkiye açısından önemli bir konu olduğunu hatırlatıyor. Buraya gelen ailelere teşekkür ediyorum. Suruç’u unutmayacağız ve unutturmayacağız.”

Cudi’den İzmir’e, Bursa’dan Hatay’a kadar ormanlarımız yanmakta. Bakan, “elektrik hatları” diyerek bahsediyor. Bu hatları kim özelleştirdi? Kimler bu şirketlere peşkeş çekti? Peşkeş çektiysen, neden denetlemedin? Milletvekillerimiz aylardır “Olası yangınlara hazır mıyız?” diye soru önergeleri sundu, ama tek bir yanıt bile alamadık.

FELAKETLERİN SORUMLUSU SİZSİNİZ

Geçen yıl Çınar-Mazıdağı’nda aynı sebeplerle canlar, evler ve ormanlar yok oldu. Hiçbir önlem almadınız, tek bir kişi bile istifa etmedi. İlgili yetkililerin acilen istifa etmesi gerekmektedir. Sizin yüzünüzden canlar ve ormanlar kaybediliyor. Kılınızı bile kıpırdatmıyorsunuz. Bu ülkeyi maden şirketlerine peşkeş çekmeye gelince, hiç erinmeden yapıyorsunuz. İşte bu nedenle felaketlerin sorumlusu sizsiniz.

Deprem, sel ve yangın gibi felaketlerde yardımımıza kim koşuyor? Biz halk olarak koşuyoruz. Her seferinde halk koşuyor. O zaman sormazlar mı: Devlet neden var? Yurttaş vergisini neden ödüyor? Bu vergiler nereye gidiyor?

Yangın bölgeleri acilen afet bölgesi ilan edilmelidir. Yangınların önlenmesi için bir afet programının hayata geçirilmesi zorunludur.

Bugün grup toplantımızı kadınlar öncülüğünde gerçekleştiriyoruz. Barışa İhtiyacım Var Kadın İnisiyatifi’nin çağrısıyla çok değerli taleplerle Ankara’ya geldiler, açıklamalarını yaptılar. Toplantımıza katılan tüm kadın yoldaşlarımızı saygı ve sevgiyle selamlıyorum. Hoş geldiniz.

Barış ve demokratik toplum çağrısıyla, sürecin asli özneleri olan kadınlar; her türlü baskıya ve şiddete rağmen barış mücadelesini sürdürmekten bir an bile geri durmadılar.

Dünyanın neresinde olursa olsun, savaş ve çatışmaların ağır bedelini biz kadınlar ödüyoruz. Savaşın yarattığı yoksulluk, şiddet, işsizlik, sömürü, taciz ve tecavüzü iliklerimize kadar hissediyoruz.

Bu nedenledir ki kadınların özgürlük mücadelesi, aynı zamanda barışta ısrarın mücadelesidir.

Bugün farklı şehirlerden yüzlerce kilometre yol katederek, ortak bir amaç için binlerce kadın Ankara’da meydanlardaydı.

Kürt sorununda demokratik çözüm diyerek, sorunun hukuki ve yasal bir zeminde çözümü için Meclis’i göreve çağırdı.

Siyasetin görevi, kadınların taleplerine kulak vermek ve bu talepleri yerine getirmektir. Demokrasinin önündeki engeller kaldırılmalı, barış içinde yaşamın önü açılmalı ve kadınların sesi duyulmalıdır.

Hayatlarımız, haklarımız ve kazanımlarımız sürekli saldırı altındadır. İstanbul Sözleşmesi’nden resmî olarak çekilmenin üzerinden dört yıl geçti. Sadece 2024 yılında, 315 kadın erkekler tarafından katledildi.

“İstanbul Sözleşmesi yaşatır” diyerek eylem yapan kadınlar hakkında davalar açıldı. Kadın katilleri iyi hâl indirimleriyle serbest bırakılırken; barış isteyen sayısız kadın cezaevlerinde rehin tutulmaktadır.

Kürt kadınlar üzerinde özel savaş politikaları uygulanmakta. Kadınların mücadeleleriyle kazandığı nafaka hakkı, kürtaj hakkı ve mirasta eşitlik hakkı bugün gasp edilmek isteniyor.

DÜNYA SİLAHLANMA YARIŞINA GİRDİ

Toplumsal cinsiyet kavramı ders kitaplarından çıkarılmakta. Onur Yürüyüşü’ne yönelik saldırılar ve tutuklamalar nefret suçlarını körüklemekte.

Bir yandan çözüm ve müzakere süreci konuşulurken, diğer yandan kadınların haklarına ve kazanımlarına yönelik saldırıların devam etmesi büyük bir çelişki oluşturuyor.

Barış, şiddetle inşa edilemez. Barış, yalnızca silahların susması değil; eşitsizliklerin, ayrımcılıkların ve cinsiyetçiliğin son bulduğu bir yaşamdır.

Dünya, derin yoksulluk, ekonomik durgunluk, eşitsizlik ve jeopolitik krizler nedeniyle yeni bir silahlanma yarışına girmiştir.

Stockholm Uluslararası Barış Araştırmaları Enstitüsü verilerine göre, dünya Soğuk Savaş’tan bu yana en yüksek askeri harcama artışlarının yaşandığı günlerden geçmektedir.

NATO’nun son toplantısında, askeri harcamaların Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’nın (GSYH) yüzde 5’i oranında sağlanması kararlaştırıldı. Bu, askeri harcamaların yaklaşık 2,5 kat artırılması anlamına geliyor. Ekmeğimiz daha da küçülecek, silaha ayrılan bütçe ise artacaktır.

Ortadoğu, Tahran’dan Gazze’ye uzanan cephelerde bu savaşın adeta fragmanını yaşamaktadır.

İran’da başörtüsü takmak istemeyen kadınlar psikiyatri hastanelerine zorla götürülmekte ve baskı altına alınmaktadır. Kürt kentlerinde ise güvenlik, şiddetle sağlanmaya çalışılmaktadır.

Irak’ta petrol ve bütçe üzerindeki çekişmeler ile merkezileşme çabaları, ülkenin kırılganlığını daha da derinleştirmektedir.

Suriye’de tek kimlik dayatması, etnik ve dinsel kırım/katliamlar yoluyla daha büyük bir istikrarsızlık yaratmaktadır.

SİYASİ BASKILARDAN VAZGEÇİN

İsrail’in “egemen güç olma” hedefiyle gerçekleştirdiği saldırılar ve bu saldırılar üzerinden içeride meşruiyet yaratma çabası, bölgeyi ve kendi ülkesini adeta bir kan gölüne çevirmiştir. İran-İsrail savaşı, ne yazık ki kötü bir deneyim olarak tanıklık ettiğimiz bir sürece dönüşmüştür.

Türkiye’nin geneline demokrasi, herkese nefes aldırır ve barış umutlarını büyütür. Bu nedenle siyasi baskılardan vazgeçin.

Eğer derdiniz yolsuzluksa, bağımsız heyetler kuralım. Başta kayyımlar olmak üzere tüm belediyeleri ve kamu ihalelerini araştırın. Var mı ötesi?

Ne yazık ki bu siyasi gerilimler artık rekabeti aşmış ve toplumsal ayrışmanın ve gerilimlerin kaynağı olmuştur.

Gün, hesaplaşma değil; toplumsal birlik ve demokratik ortaklıkları büyütme günüdür.

Gün, Adana’nın bereketli Çukurovası’na; Antalya’nın portakal bahçelerine, Olimpos’a; Adıyaman’ın tarihi dokusuna, konteyner kentlerine gözaltıları ve

Orman Yangınları ve İhmal: Sorumlular Kim?
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Asistantr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!