Ekonomik Kalkınma ve İşbirliği Örgütü (OECD), ticaret politikalarındaki belirsizlikler nedeniyle küresel ekonomi için 2023 ve 2026 yıllarına yönelik büyüme tahminini yüzde 2,9 seviyesine düşürdü. Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 2,9 oranında büyüyeceği öngörülüyor.
OECD, “Belirsizlikle mücadele, büyümeyi canlandırma” temasıyla yayımladığı Ekonomik Görünüm Raporu’nda, son aylarda ekonomi ve ticaret politikalarındaki belirsizliklerin önemli ölçüde arttığını belirtti. Bu belirsizlikler, iş dünyası ve tüketici güvenini olumsuz etkileyerek ticaret ve yatırımlar üzerinde baskı oluşturdu.
KÜRESEL BÜYÜME BEKLENTİSİ REVİZE EDİLDİ
OECD, küresel ekonomi için büyüme tahminlerini aşağı yönlü revize etti. Geçen yıl yüzde 3,3 olarak gerçekleşen büyümenin, bu yıl ve 2026’da yüzde 2,9 olacağı öngörülüyor. Daha önceki raporda, küresel ekonominin bu yıl yüzde 3,1 ve 2026’da yüzde 3 büyüyeceği tahmin edilmişti.
YAVAŞLAMANIN ODAĞINDA: ABD, KANADA VE MEKSİKA
Yavaşlamanın özellikle ABD, Kanada ve Meksika’da yoğunlaşması bekleniyor. Bununla birlikte, Çin ve diğer bölgelerde daha sınırlı bir zayıflama yaşanacağı öngörülüyor. ABD ekonomisinin geçen yıl yüzde 2,8 büyümesinin ardından, bu yıl yüzde 1,6 ve 2026’da yüzde 1,5 büyümesi bekleniyor. OECD, daha önce ABD ekonomisi için bu yıl yüzde 2,2 ve 2026’da yüzde 1,6 büyüme tahmininde bulunmuştu.
ÇİN VE AVRUPA’DA BÜYÜME SINIRLI KALACAK
Avro Bölgesi’nde büyümenin, 2024’teki yüzde 0,8 seviyesinden bu yıl yüzde 1 ve 2026’da yüzde 1,2’ye çıkacağı tahmin ediliyor. Çin ekonomisinin ise 2024’teki yüzde 5 büyümesinin, bu yıl yüzde 4,7 ve gelecek yıl yüzde 4,3’e yavaşlayacağı öngörülüyor. OECD, daha önce Çin için bu yıl ve 2026’ya yönelik sırasıyla yüzde 4,8 ve yüzde 4,4 büyüme tahmininde bulunmuştu.
TÜRKİYE EKONOMİSİNDE 2026’DA KADEMELİ TOPARLANMA
Türkiye ekonomisinin 2023’teki yüzde 5,1 büyümenin ardından, 2024 yılında yüzde 3,2 oranında büyümesi bekleniyor. Bu yavaşlama, ekonominin iç tüketime bağımlılığından uzaklaşarak net ihracatın daha güçlü katkı sağladığı bir yeniden dengelenme sürecine girmesi ile bağlantılı.
Türkiye’de enflasyon nisan ayı itibarıyla önemli ölçüde gerilerken, martta yaşanan Türk lirasındaki değer kaybının ithalat kaynaklı enflasyon üzerindeki etkisi sınırlı kalmış durumda. Bu sınırlı etki, ayrıca politika faizindeki artışla da ilişkilendiriliyor.
TÜRKİYE BÜYÜMEDE REVİZE EDİLDİ, ENFLASYON TAHMİNİ DÜŞÜRÜLDÜ
OECD, Türkiye ekonomisinin bu yıl yüzde 2,9 ve gelecek yıl yüzde 3,3 büyüyeceğini tahmin ediyor. Önceki tahminlerde bu oranlar sırasıyla yüzde 3,1 ve yüzde 3,9 olarak belirlenmişti.
Rapor, sıkı finansal koşulların ve mali konsolidasyonun hane halkı tüketimini sınırladığına dikkat çekerken, zayıf dış ticaretin özel sektör yatırımları ve ihracattaki büyümenin yavaşlamasına yol açacağını, ancak 2026’da kademeli bir toparlanma yaşanacağını öngörüyor.
Sıkı para politikası sayesinde enflasyonun önemli ölçüde gerilemesi bekleniyor; yıllık ortalama enflasyonun bu yıl yüzde 31,4’ten gelecek yıl yüzde 18,5’e inmesi öngörülüyor. Ayrıca, yıllık enflasyonun 2026’nın son çeyreğinde yüzde 15 civarına düşeceği tahmin ediliyor.
ABD’NİN GÜMRÜK TARİFELERİ TÜRKİYE’Yİ SINIRLI ETKİLEYECEK
ABD’nin uyguladığı yüksek gümrük tarifelerinin Türkiye ekonomisini dolaylı yoldan etkilemesi bekleniyor. Türkiye’nin bazı ihracat sektörlerinin, Avrupa’daki talep düşüşünden etkilenebileceği değerlendiriliyor.
Türkiye’nin ABD’ye olan mal ihracatının yüzde 10’luk genel gümrük tarifesine tabi olması, bu ihracatın toplam içindeki yüzde 6’lık payı ve GSYH’nin yaklaşık yüzde 1’ini oluşturması nedeniyle sınırlı bir etki yaratacağı öngörülmekte. Ayrıca, Türkiye, 2018 yılından beri ABD’nin çelik ve alüminyum için uyguladığı tarifelere tabi olduğu için, bu alanda daha az etkileniyor.
PARA POLİTİKASINDA GEVŞEME BEKLENTİSİ
OECD raporuna göre, sıkı para politikası enflasyonun yavaşlamasında kritik bir rol oynadı. Enflasyonun gerilemeye devam etmesi ve belirsizliklerin azalması ile birlikte, politika faizinde kademeli bir gevşeme olanağı doğması bekleniyor. Eğer herhangi bir küresel veya ticari gerilim yaşanmazsa, politika faizinin 2026 sonunda yüzde 25’e düşmesi öngörülüyor.
Dezenflasyon sürecinin ilerlemesiyle, 2025 sonundan itibaren daha az sıkı para politikasının tüketim ve yatırımları desteklemesi bekleniyor.
YAPISAL REFORMLAR VE MALİ DİSİPLİN VURGUSU
Türkiye’de makro ekonomik istikrar politikalarının sürdürülmesi ve enflasyonun kalıcı olarak hedefe yaklaşması için istikrar odaklı bir politika çerçevesinin korunması öneriliyor. Öngörülebilir bir politika ortamının, yatırımcı güvenini artırarak doğrudan yatırımların çekilmesine yardımcı olacağı düşünülüyor. Yapısal reformların Türkiye’nin büyüme potansiyelini artırabileceği öngörülüyor.
Ayrıca, Türkiye’de bütçe açığının GSYH’ye oranının 2024’teki yüzde 4,9 seviyesinden 2025’te yüzde 3,3’e ve 2026’da yüzde 3’e inmesi bekleniyor. Bu mali konsolidasyonun, sermaye ve transfer harcamalarının azaltılması ve gelir performansının artmasıyla sağlanması öngörülüyor.
