1. Haberler
  2. SAĞLIK
  3. Lozan: Barış Sürecinin Temel Taşı ve Tartışmaları

Lozan: Barış Sürecinin Temel Taşı ve Tartışmaları

Lozan: Barış Sürecinin Temel Taşı ve Tartışmaları
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Doğan Göçmen

Son günlerdeki barış görüşmelerinin gündeminde Lozan Antlaşması önemli bir yer tutmaktadır. 24 Temmuz 1923 tarihinde imzalanan bu antlaşma, Türkçe’de “Lozan Sulh Muâhedenâmesi” olarak anılmakta olup, Türkiye’nin varlığını pekiştiren temel belgelerden biridir. Lozan, o dönemde geçerli olan ve Türkiye’nin ulusal varlığını tehdit eden Sevr Antlaşması’nın (Le Traité de Sèvres) yerini almıştır.

Yeni Türkiye’nin Temsilcileri Talepleri

Siyaset tarihçisi ve gazeteci Merdan Yanardağ, Lozan görüşmelerinde İsmet İnönü’nün Kürtler ve Türkler arasında bir temsilci olarak konumlandığını ve delegasyonda Kürt temsilcilerin de yer aldığını ifade etmektedir. Ancak Yanardağ, emperyalist ülkelerin temsilcilerinin Kürtlerin varlığını tanımadığını ve bu durumun Kürtlerin bir arada yaşamasını imkânsız hale getirdiğini vurgulamaktadır. Bu bağlamda, Lozan Antlaşması, “Yeni Türkiye” temsilcilerinin tüm taleplerini karşılamaktan uzak kalmıştır.

Lozan Antlaşmasının Çözemediği Problem ve Kalıcı Barış

Lozan’da, emperyalist güçlerin etkisiyle Kürt meselesi çözülememiştir. Bu durum, emperyalist ülkelerce arzu edilen bir durumdur; zira bu mesele, hem Türkiye’nin iç dinamiklerini hem de Ortadoğu halkları arasındaki ilişkileri çatışma ortamında tutmak için bir araç olarak kullanılmıştır. Dolayısıyla, barış sürecinin nihai hedefi, eşitlikçi ve özgür bir yeniden kuruluş ise, Lozan’ın tartışılması kaçınılmaz hale gelmektedir. Emperyalist güçlerin engellemeleri nedeniyle çözülemeyen bir sorunun yeniden ele alınması son derece doğaldır.

Can Alıcı İki Argüman

Türkiye kamuoyunda Lozan’ın tartışılmaz olduğu yönündeki görüşler, iki temel argüman etrafında şekillenmektedir. İlk olarak, Lozan Antlaşması Cumhuriyet’in kuruluşuna zemin hazırlayan temel bir belge olarak kabul edilmektedir. Bu nedenle, mevcut barış görüşmelerinde Cumhuriyet’in gerisine düşülmesi kabul edilemez.

İkinci argüman ise, Cumhuriyet’in kuruluşuyla birlikte Türk halkının varlığının kabul edilmiş olmasıdır. Lozan, Türk halkını uluslararası alanda eşit ve uygar bir üye olarak tanımıştır. Dolayısıyla, Lozan Antlaşması, Türklerin egemen bir halk olarak varoluşunu simgeleyen bir belgedir.

Lozan Antlaşması’nın Türk Halkı İçin Önemi

Lozan’a geri dönmek, Türk halkının egemenliğini sorgulamak anlamına gelecektir. Kamuoyunda barış çağrıları yapılırken, Türk halkının ulusal varlığını tartışmaya açacak görüşmelerin parçası olmak istemediği açıkça ifade edilmektedir. Kalıcı barışın sağlanması için bu kaygılar ciddiye alınmalıdır.

Bu gerçek göz ardı edilerek yapılan tartışmaların anlamsız olduğu açıktır. Bugün Türkiye’de yalnızca Türkler ve Kürtler değil, kendilerini farklı şekillerde tanımlayan azınlıklar da yaşamaktadır.

Barışın Amacı Nedir?

Barışın sağlanma amacı çok önemlidir. Türkler ve Kürtler arasında sağlanacak birliğin nihai hedefi ne olacaktır? Bu sorular, sadece yerel değil, küresel düzeyde de yanıtlanması gereken hususlardır. Kürtler, güçlerini Türklerle birleştirmezse, bölgede büyük emperyalist güçlerin bir aracı haline geleceklerdir. Aynı şekilde, Türk halkı da Kürtlerle eşitlik temelinde bir birlik kurmazsa, emperyalist baskılar altında yok olma tehlikesiyle karşı karşıya kalacaktır. İki halkın birliği, her iki halkın özgür geleceği için hayati bir öneme sahiptir.

Kürt ve Türk Halkının Birliğinin Mahiyeti

Kürtlerin eşit ve özgür bir halk olarak kabul edilmesi, Türk halkının egemenliğinin de bir koşulu haline gelmektedir. Bu durum, iki halkın kaderinin tarih boyunca birbirine sıkı sıkıya bağlı olduğunun bir göstergesidir. Bu kader birliği, anti-emperyalist bir temele dayanmaktadır.

Kürt ve Türk halklarının ortak yeniden kuruluşu, yayılmacı emellerle ilişkilendirilemez. Bu, iki halkın birliğinin tarihsel bir gerekliliği olarak kendiliğinden gelişmektedir. Aksi bir yaklaşım, hedeflenen birliğin temeline dinamit koymak anlamına gelecektir ve bu, her iki halkın özgürlükçü doğasına aykırıdır.

Ortak Yeniden Kuruluş Demokratik Olmak Zorundadır

Kürt ve Türk halklarının ortak yeniden kuruluşu, demokratik bir zeminde inşa edilmelidir. Bu süreçte, azınlık haklarının korunmasının yanı sıra, kadının toplumsal eşitliği, işçi ve emekçi haklarının iyileştirilmesi ve eğitim sisteminin laik ve eşitlikçi bir şekilde yeniden düzenlenmesi gibi somut adımlar atılmalıdır. Ancak bu şekilde, birlik ve ortak yeniden kuruluş, toplumsal destek ve onay bulabilecektir. Bu nedenle, Lozan’ın gerisine değil, ileriye doğru adım atmak gerekmektedir.

Lozan: Barış Sürecinin Temel Taşı ve Tartışmaları
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Asistantr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!

Bizi Takip Edin