1. Haberler
  2. MAGAZİN
  3. Hatice Kadın: Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Yolculuk

Hatice Kadın: Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Yolculuk

Hatice Kadın: Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Yolculuk
service
Paylaş

Bu Yazıyı Paylaş

veya linki kopyala

Hatice Kadın

Hatice kadın, 18 yaşında İstanbul’da yaşayan genç bir kızdı. 1916 yılında bir Türk subayıyla evlenerek hayatına yeni bir yön verdi. Kısa bir süre sonra kocasının atandığı Arap topraklarına gitti. O dönemde Türk orduları, Arabistan’da İngiliz-Arab karma ordusuyla mücadele ediyordu.

Hatice’nin Mekke’de iki kızı oldu. 1920 yılında büyük zorluklarla İstanbul’a döndü. Ancak, Osmanlı İmparatorluğu’nun yıkıldığını ve İstanbul’un düşman askerleri tarafından işgal edildiğini görmek onu derin bir şoka uğrattı.

Hatice, bir imparatorluğun nasıl yok olabildiğini anlamakta zorluk çekiyordu. İstanbul’daki komşu kadının kocası, İngiliz askerleri tarafından alınıp götürülmüştü. Hatice, bu durumu kabul etmekte güçlük çekiyordu.

İslam dünyasının halifesi olan Osmanlı padişahı, İngilizlere sığınarak tahtını terk etmişti. Hatice, büyük bir aldanışın yıkımını yaşıyor ve dualarının Tanrı’ya ulaşmadığını düşünerek hüzünle namaz kılıyordu. O dönemde, Mustafa Kemal adının gizlice fısıldandığını duymuştu. Kocasına, “Kim bu Mustafa Kemal?” diye sorduğunda, kocası sadece “Sus, başarısı için dua et.” diye cevap vermişti.

Mustafa Kemal, zor bir mücadeleye girişerek yokluktan bir varlık, aldanıştan ise bir gerçeklik yarattı. Bu gerçeklik, Türkiye Cumhuriyeti adıyla anılmaya başladı.

Mustafa Kemal, altı yüzyıllık aldanışları devrimlerle parçaladı ve gerçekçi bir yaşam inşa etti. Hatice kadın da Cumhuriyet ile birlikte, bu aldanıştan kurtuldu. Cumhuriyetle birlikte Türkiye’de yeni bir gerçekçi yaşam başladı; ancak bu yaşam, 1950’de Demokrat Parti’nin iktidara gelmesiyle kesintiye uğradı. Halk, gerçekçilikten uzaklaştırılarak “nurlu ufuklar” kavramıyla yanıltıldı. 1961 Anayasası ile birlikte özgürlük ortamı oluştu, ancak gerçek yalana karşı çıkmak bu dönemde kolay olmadı. Faşist 12 Mart’ın başbakanı Nihat Erim, “Bugünü anayasa Türkiye için lükstür.” diyerek durumu özetledi. 547 aydın gözaltına alındı ve “ölü ele geçirildiler” ifadesi yaygınlaştı.

Deniz Gezmiş, Yusuf Aslan ve Hüseyin İnan idam edilerek hayatlarını kaybettiler.

Faşist 12 Eylül

12 Mart faşizmi beklenen sonuçları doğuramadı. Bu kez 12 Eylül faşizmi sahneye çıktı. İlk olarak, tüm işçi sendikalarını kapatarak faşizme karşı duran on binlerce işçiyi etkisiz hale getirdi. İdamlar, iki kişiyle başlamışken daha sonra 650 kişiye kadar ulaştı. Faşist Evren, “61 Anayasa’sı bize bol geldi.” diyerek durumu eleştirdi. 205 kelime yasaklandı ve bu yasaklar TRT yayınlarında yer bulamadı. Yasaklanan kelimeler arasında anı, anımsamak, bellek, devrim ve eleştiri gibi terimler bulunuyordu.

Eski Cumhurbaşkanı Celal Bayar, “Türk kanı taşıyan herkes 12 Eylül’ü destekler.” derken, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Turgut Özal, “Türk mucizesi 1982’de yaratılacak.” diyerek umutlarını dile getirdi.

İnsancıl Devrim

1991 yılına yaklaşırken Sovyetler’deki çözülmeler hızlandı. Türkiye’de tanıdığım sosyalistlerin çoğu, Sovyetlerin yıkılacağına inanmadı. Onlara göre sosyalizmden kapitalizme geçiş mümkün değildi. Ancak Sovyetler çöküşe gidiyordu; buna rağmen, Türkiye’de bu durumu açıklayacak kimse yoktu. Ben de bu konuda sessiz kaldım, çünkü bu konudaki bilgim yetersizdi. Ancak Lenin’in sosyalizmin kurulmasının zor olduğunu belirttiğini biliyordum. Sovyetler yıkılabilirdi, fakat bu, sosyalizmin yok olduğu anlamına gelmiyordu. Bu düşüncelerim, burjuva ideolojisine kaymamın önüne geçti. Sovyetlerin çöküşü, 12 Eylül faşizminin getirdiği içsel çöküntüyü de beraberinde getirdi. İnsancıl devrim, içsel çöküntüyü aşmak ve bilincin dönüşümü için bir aydınlanma hedefliyordu.

Neden Gerçekçi Sanat?

Gerçekçi sanat, bilinci uyandırma işlevi taşır. Lukacs, bu konuda şunları ifade eder: “Her estetik çözümlemede sanatın uyandırıcı özyapısının bulunması, insan ile dünyası arasında yeniden bir bağıntı kurulmasında temel niteliğinde bir bağıntı kurulmasından başka bir şey değildir.” Sanatsal uyanış, alımlayıcının insanın temel dünyasının bu tür yansısının kendine ait bir şey niteliğiyle yaşamasını sağlamayı amaçlar. İnsan, bu yansımada kendini yeniden bulmalı ve insanlığın gelişiminin bir parçası olarak bilincine varmalıdır. Yapıt, insanın özbilincinin en yüce anlamda uyanmasına ve gelişmesine katkı sağlar.

Kapitalist Kıran

Gerçekçiliğin etkisi, kapitalist kıran tarafından zayıflatılır. Burada asıl soru, kapitalist kıranın nasıl oluştuğudur. Burjuvazinin yörüngesinden çıkmak, küçük burjuva gerçekçiliğine karşı durmayı gerektirir. Küçük burjuva edebiyatı, gerçeksiz yazarlara yol açar.

Kapitalizmin yapısı da gerçekçiliğin önündeki ikinci engeli oluşturur. Kapitalizm, yanlış bir toplumsal bilinçle insanları kuşatır; bireyler, kapitalizmin oluşturduğu bu yanlış bilince göre düşünür ve yaşar. Bu yapının öne çıkardığı eserler gerçeksiz olabilir, ancak örnek alınır. Üniversiteler gibi kültürel güç odakları, kapitalizmin yanlışını pekiştirir.

Bir Örnek

Berna Moran, egemen yazın çevrelerinde “en yetkin yazın eleştirmeni” olarak kabul edilir. Oğuz Atay’ın “Tutunamayanlar” romanı için yazdığı, “küçük burjuva dünyasını ve değerlerini zekice alaya aldı” ifadesine ben karşıt bir düşünceyle, “Tutunamayanlar, küçük burjuva dünyasını alaya almaz; bu roman, küçük burjuva ideolojisiyle Türkiye’de aydınlanma devinimini eleştirmek ister.” dedim.

Örnekleri çoğaltmadan geçelim: Oğuz Atay, dil devrimini kavrayamayan bilinçli bir gericidir.

Egemen çevreler, benim eleştirime kulak tıkadı. Berna Moran’ın değerlendirmesini doğru ve geçerli buldular. Romanımı anlamadılar mı, yoksa Cumhuriyet devrimleriyle alay etmesini gizlemek mi istediler, bu konuda kesin bir yargıya varamadım.

Nasıl Bir Gerçekçilik?

Kapitalist bir toplumda yaşıyoruz. Eğer kapitalizmde esenlikli yaşıyorsanız ve insanın geleceği umrunuzda değilse, yollarımız ayrılıyor. Kapitalizm, artı değerle insanı sömüren bir sistemdir. Kapitalist toplumsal bilinçleşme, herkese kendini doğrulatma fırsatı sunar.

Kapitalist toplumu doğru kavrayan biri, artı değer

Hatice Kadın: Osmanlı’dan Cumhuriyet’e Yolculuk
Yorum Yap

Tamamen Ücretsiz Olarak Bültenimize Abone Olabilirsin

Yeni haberlerden haberdar olmak için fırsatı kaçırma ve ücretsiz e-posta aboneliğini hemen başlat.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Asistantr ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!