Gerçek Yalan
Platon, insanın anlayışının aldanış ve yalanla şekillendiğini savunur. İnsan bu aldanışı benimser ve yalanı gerçek olarak kabul eder. Bu sebeple Platon, bu durumu “gerçek yalan” olarak tanımlar. Tarih boyunca insan, bu gerçek yalan dünyasında yaşamış ve kapitalist sistem de bu aldanışın sürdürülmesine katkıda bulunmuştur. İnsanlar, gerçek yalanlarla dolu bir yaşamı gerçeğin ta kendisi sanarak sürdürmüştür. Marx ve Engels, bu durumu eleştirerek, gerçek yalanı açığa çıkaran bir bakış açısı geliştirmişlerdir. Marx, “Bilincin düzeltimi, dünyaya öz bilinci vermeye ve onu uykusundan uyandırmaya dayanıyor,” demektedir.
Engels ise, tarihsel süreçlerin yeniden incelenmesi gerektiğini vurgular. “Bütün tarih yeni baştan incelenmelidir,” derken, farklı toplumsal oluşumların varoluş koşullarının detaylı bir şekilde ele alınmasının önemini belirtmektedir.
Bu şekilde, idealist felsefenin aşamadığı sorunlar Marksist-Leninist felsefe ile ele alınmış ve insanın bilinçlenme süreci desteklenmiştir.
Estetik sorunlara gelindiğinde, idealist felsefenin estetik anlayışı, dar bir çerçevede kalmış ve yaratıcılık, güzellik gibi kavramlar ruhsal ögelerle açıklanmaya çalışılmıştır. Ancak Marksist-Leninist yaklaşım, estetik meseleleri bilimsel ve gerçekçi bir yöntemle ele almıştır.
Sanatın kökeni üzerine yapılan tartışmalarda, burjuva idealizminin sanatçıyı toplumdan kopardığı vurgulanmaktadır. Engels, insan emeğinin sanat üzerindeki etkisini şöyle ifade eder: “Elin, konuşma organlarının ve beynin birlikte eylemi ile yalnızca birey değil, toplum da daha karmaşık işler yapma yeteneğine sahip olur.” Buradan hareketle, sanatın ve bilimin, insan emeği sayesinde geliştiği sonucuna ulaşılmaktadır.
Marx, insanın doğayla olan etkileşimini ve bu etkileşimin insanın gelişimine olan katkısını detaylandırır. “İş, hem insanın hem doğanın katıldığı bir süreçtir,” derken, insanın emeğiyle gerçekleştirdiği değişimlerin önemini vurgular.
İnsan, emeğiyle düşünerek bir dünya kurmuş ve bu süreçte nesnel bilinç uyanmıştır. Fakat zamanla insanın bilincinde dini inançlar ortaya çıkmış ve materyalizmi bastırmıştır.
Dil ise, öznel bilincin etkinleşmesinde önemli bir rol oynamıştır. İnsan, doğanın karşısında durdukça, doğa olaylarını açıklamaya çalışmıştır. Aristoteles, bunun bilimsel bir açıklamasını yapmış, nesnel olayları öz ve nedenlerle açıklamıştır.
Bilim, nesnenin öznel açıklamasının sonunda galip gelmiş, ancak toplumsal alanda öznenin egemenliği devam etmiştir. 1920’lerde Alman komünistlerinin parlamenter mücadele biçimlerine karşı çıkmaları, Lenin tarafından eleştirilmiştir. Lenin, bu durumu değerlendirirken, pratikte mücadele etmenin önemini vurgular.
Yazarlar, nesnel durumu öznel bir biçimde değerlendirdiklerinde gerçekçi olamazlar. Örneğin, Kemal Tahir’in “Devlet Ana” eserinde Osmanlı Devleti, Vedat Türkali’nin “Güven” romanında ise nesnel gerçeklik öznel bir bakış açısıyla ele alınmıştır.
Gerçekçilik, sadece yazında değil, yaşamın her alanında gerekli görülmelidir. Lenin, Alman komünistlerinin tutumunu “sol komünizmin çocukluk hastalığı” olarak adlandırmıştır. Türkiye’de ise burjuva politikacılar, halkı gerçek yalanlarla uyutma çabası içinde olmuşlardır. Örneğin, AKP iktidarında Türkiye’nin uluslararası alanda büyük bir güce sahip olacağı iddiaları ortaya atılmıştır. Ancak gerçekçi bir bakış açısıyla, Atatürk’ün bu duruma dair uyarısı, “Dünyanın durumunu, dünyadaki gerçek yerimizi tanımamak aymazlığı ile” ifadesiyle hatırlanmalıdır.
Türkiye’de yaşanan olaylar, gerçekçi bir politikanın önemini bir kez daha gözler önüne sermektedir. Yıllar içinde halk, burjuva politikacıların öznel açıklamalarına maruz kalmış ve yanlış bir toplumsal bilinç oluşmuştur.
Bu durum, yalan ve yanıltma ile dolu bir toplum bilincinin gelişmesine yol açmıştır. Gerçekçilik, yazında olduğu gibi yaşamın her alanında kaçınılmaz bir gereklilik olarak durmaktadır.
Sürecek.
1. Platon, Devlet, Türkçesi, Hüseyin Demirhan, Sosyal Yayınlar, İstanbul 2002
2. K. Marx, F. Engels, Felsefe Metinleri, Muzaffer Erdost, Sol Yayınlar, Ankara 2009
3. Engels, Doğanın Diyalektiği, çeviren: Arif Gelen, Sol Yayınlar, Ankara 2002
4. K. Marx, Kapital, Cilt 1, çeviren: Alaaddin Bilgi, Sol Yayınlar, Ankara 1990
5. V.İ.Lenin, Sol Komünizm Bir Çocukluk Hastalığı, çev: Muzaffer Karagül 1970
6. Age
7. Atatürk, Söylev II, TDK Yayınları, Ankara 1968