15 Aralık 1995’te Avrupa Adalet Divanı tarafından verilen Bosman kararı, işçilerin serbest dolaşımı, örgütlenme özgürlüğü ve TEC’in 39. maddesinin (şimdi Avrupa Birliği’nin İşleyişine İlişkin Antlaşma’nın 45. maddesi) etkileri açısından önemli bir dönüm noktası olmuştur. Bu karar, Avrupa Birliği içinde iş gücünün serbest dolaşımı üzerinde derin izler bırakmış ve özellikle profesyonel futbolcular ile diğer spor dallarındaki oyuncuların transfer süreçlerini önemli ölçüde etkilemiştir. Bosman kararında, sözleşmeleri sona eren futbolcuların transfer özgürlüğüne sahip olması gerektiği ve Avrupa Birliği’ndeki kulüplerin istedikleri sayıda AB’li futbolcuyu transfer edebileceği vurgulanmıştır.
Bu olay, futbolcuların hakları açısından bir devrim niteliği taşımaktadır. Kulüplerin emek sömürüsünden kurtulması ve futbolcuların kendi gelecekleri üzerinde söz sahibi olmaları açısından büyük bir kazanım olarak değerlendirilmektedir. FIFpro, dünya genelindeki 65.000 profesyonel futbolcunun temsilcisi olarak, 66 ulusal oyuncular derneğinden oluşan bir yapı ile oyuncuların hedeflerine ulaşmaları için destekleyici bir iş birliği sağlar. Ayrıca, tüm profesyonel futbolcuların çıkarlarını gözetmek amacıyla çeşitli bağlı grupların faaliyetlerini koordine eden FIFpro, futbolcuların haklarını yaymak ve savunmak için de çaba gösterir. Bu bağlamda, Belçikalı futbolcu Bosman’ın 1995’teki futbol transfer kurallarına karşı yargısal itirazda bulunması, futbolcuların serbest dolaşım hakkını sağlaması açısından önemli bir adım olmuştur.
Önceden profesyonel ‘Futbolcular Derneği’ FIFpro üyesiydi ancak Adanan Sezgin’in başkanlığı döneminde aidatların yatırılmaması sebebiyle üyelikten çıkarılmıştı. Dernek Başkanı Saffet Akyüz ile yaptığım görüşmede, tekrar müracaat edilerek üyelik hakkının kazanıldığını öğrenmek sevindirici bir gelişme oldu. Bu konunun önemini vurgulamak gerekirse; Türkiye’de sporun ‘iş kolu’ olarak tanımlanmaması, örgütsel anlamda bir sendika kurma hakkının bulunmaması, bu durumun kulüplerin ve Türkiye Futbol Federasyonu’nun (TFF) işine geldiğini gösteriyor. Bu nedenle profesyonel futbolcular yalnızca ‘Eğlence Sektörü’ adı altında sendika kurabilmekte ve bu durum da ‘kota’ sorunu nedeniyle grev ve toplu sözleşme gibi haklardan mahrum kalmalarına yol açmaktadır.
Bu nedenle FIFpro üyeliği büyük bir anlam taşımaktadır. Sendikal hakların ülkede terörize edilerek bir sorun olarak sunulması, genelde siyasi atamalarla kulüp başkanlarının seçilmesi ve sermayenin talepleri doğrultusunda örgütlenmenin önünün kesilmesi, bu üyelik üzerinden hak arayışının önemini artırmaktadır. Saffet Akyüz, müracaatın yapıldığını ve 6 ülkenin destek açıklamasında bulunduğunu belirtti. Tahkim Kurulu kararı sonrası Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne (AİHM) yapılacak başvurular, kazanılmış üç emsal dava olması nedeniyle kritik bir önem taşımaktadır.
∗∗∗
Şimdi gelelim ana konuya; Futbol Federasyonu bu hafta, geçmişte Fatih Terim döneminde Galaxy Futbol Direktörü olarak ortaya konan bir talebin günümüzde geçerliliği olmadığına dair bir karar aldı. Maalesef bu karar, 3. Ligde 30 yaş ve üzerindeki oyuncularla sözleşme imzalanamayacağına, 2009-2010 sezonundan itibaren 24 yaş ve altındaki oyuncularla sözleşme yapılabileceğine ve 25-30 yaşları arasındaki oyuncularla en fazla 6 futbolcuyla sözleşme imzalanabileceğine dair düzenlemeleri içeriyor. TFF’nin bu kararı, profesyonellik mesleğini olumsuz etkilediği gibi, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nin 23. maddesinin birinci fıkrasını da ihlal etmektedir. Saffet Akyüz, TFF Başkanı ile yaptıkları görüşmede, kendilerini ve bu sürecin yaratacağı mağduriyetleri ifade ettiklerini ancak Başkan ve Emrah Bayraktar’ın bu meselede ikna olmamış gibi göründüklerini aktardı. Türkiye’de futbol, politik bir oyundur. Ya bu oyunu oynarsınız ya da dışarıda kalırsınız. Süreç içinde futbolcuların muhatap alınmaması, tek taraflı ve sömürü odaklı bir yaklaşımın göstergesidir.
∗∗∗
Sevgili Ahmet Talimciler Hocanın belirttiği gibi, “Her bakımdan açıkça ayrımcılık simgesi olan böyle bir kararı futbolun içinden hiçbir gerekçe ile açıklamak mümkün olamaz… Eğer bu kararın gerekçesi oyuna ilişkinse, bilinmedik bir yerde 30 yaşın üzerinde futbol oynamanın kanıtlarını gösteren bir çalışma yapılmışsa, bu kararın tüm ligleri kapsaması gerekmez miydi? Spor bilimlerinin en büyük başarısı, sporcuların aktif spor sürelerinin uzatılması iken, 30 yaşından sonra 3. ligde de olsa ‘oynayabilen’ profesyonellerin geçim haklarının ellerinden alınması, ciddi bir müdahaledir.” Kulüp başkanları menajerlerle ticaret yapıp kulüpleri borç batağına sürüklerken, hiçbir soruşturmaya veya denetime tabi tutulmamalarına rağmen, faturanın yine çalışana, işçiye ve futbolcuya kesilmesi dikkat çekicidir. Bosman kararları ile alınan bu karar arasındaki fark, demokratik anlayışın içselleştirilmesi açısından oldukça belirgin bir ayrımdır.