Filistin Ulusal Futbol Takımı, yarın Umman ile karşılaşarak Dünya Kupası Asya Elemeleri’nde play-off bileti almak için sahaya çıkacak. Yeşil-beyazlı takımın durumunu yakından takip eden gazeteci Leyla Hamed, yaşanan zorlukları ve mevcut durumu değerlendirdi.
Hamed, Filistin’in stat ve antrenman tesisleri bulmakta büyük sıkıntılar yaşadığını belirtti. “Bu zorluklar ekim ayında başlamadı. Filistin, altı yıldır kendi evinde bir Dünya Kupası eleme maçı oynayamıyor. Her ‘iç saha’ maçı, İsrail işgali ve FIFA’nın Filistin futbolunu korumada yetersizliği nedeniyle yurtdışında yapılmak zorunda kalıyor. Bu eleme kampanyasında, Filistin ev sahibi olarak atanmış maçlarını Katar ya da Ürdün’de oynamak zorunda kaldı. Gazze’deki soykırımın başlamasıyla birlikte durum daha da kötüleşti. Stadyumlar bombalandı, oyuncular yerlerinden edildi ve birçok sporcu aile üyelerini kaybetti veya iletişim kesintileri yüzünden onlara ulaşamadı” ifadelerini kullandı.
FİLİSTİN’İ SEÇENLER CEZALANDIRILDI
Filistin’de spor organizasyonlarının yapılamadığını vurgulayan Hamed, “Batı Şeria’da askeri baskınlar ve güvenlik sorunları nedeniyle yerel lig askıya alındı. Gazze’de ise bu lig tamamen yok edildi. Bu yerel ligler, Filistin’in yükselişinde kritik bir rol oynuyordu. 2023 Asya Kupası’nda Hong Kong’u 3-0 yenerek ilk kez eleme aşamasına geçtiğimizde, ilk 11’in dokuzu ve yedeklerden dördü Batı Şeria ve Gazze’deki kulüplerden geliyordu. İsrail liginde oynarken Filistin’i temsil etmeyi seçen oyuncular da cezalandırıldı. Ataa Jaber, Aladdin Hassan ve Ameed Mahajneh gibi isimlerin sözleşmeleri feshedildi veya ülkelerini temsil ettikleri için kulüpleri tarafından baskıya maruz kaldılar” dedi.
BİRÇOK KAYIP VE TRAVMA YAŞADILAR
Hamed, ulusal takımda yer alan birçok futbolcunun yakınlarını kaybettiğini ancak buna rağmen mücadele etmekten vazgeçmediklerini belirtti. “Bu eleme sürecinde birçok oyuncu kişisel kayıplar ve travmalar yaşadı. Asya Kupası sırasında, o dönemde kadroda bulunan forvet Mahmud Wadi, bir antrenmandan sadece 30 dakika önce kuzeninin İsrail güçleri tarafından öldürüldüğü haberini aldı. Buna rağmen antrenmana çıktı. Bu durum, Filistinli oyuncuların yaşadığı gerçeği derinlemesine anlatıyor: Yas tutarken aynı zamanda ülkelerini temsil etmenin yükünü taşıyorlar. Mevcut kadroda yer alan savunma oyuncusu Muhammed Saleh, turnuvadan sadece birkaç gün önce amcasını, yengesini ve onların çocuklarını bir İsrail hava saldırısında kaybetti. Buna rağmen oynamayı seçti. Kadroda Gazze doğumlu üç oyuncu var: Muhammed Saleh, Hamed Hamdan ve Tevfik Ali. Ayrıca babası Gazze’den olan Yaser Hamed de kadroda. Bu oyuncular sadece sembolik olarak etkilenmiyor; evleri ve aileleri doğrudan tehdit altında. Bazıları sevdiklerini kaybetti, diğerleri ise gelecek haberlerin ne olacağından korkarak yaşıyor. Onlar sadece futbolcu değil; bir soykırıma direnen bir halkın hayatta kalanları ve temsilcileri. Hâlâ gururla, onurla ve amaçla oynamaya devam ediyorlar” şeklinde konuştu.
Takım, içinde bulundukları olumsuz koşullara rağmen tarihleri boyunca ilk kez Dünya Kupası Elemeleri’nde üçüncü tura kaldı. Hamed, “Bu bile başlı başına bir başarı. Filistin, ilk kez Dünya Kupası elemelerinde üçüncü tura yükseldi ve bunu kuşatma altında başardı. İç saha desteği yok, normal antrenman imkânı yok. Bazıları aylardır lig maçına çıkmadı. Bahreyn’i deplasmanda 2-0 yendiler, Lübnan’la berabere kaldılar ve kısa süre önce Kuveyt’i 2-0 mağlup ettiler. Bu sonuçlar, yerinden edilme, kişisel kayıplar ve siyasi sessizlik içinde bile bu takımın gücünü ve birliğini gösteriyor. Elemeleri geçmek, futbolun çok ötesinde bir anlam taşıyor. Bu, Filistin’i dünyanın en büyük sahnesine taşıyacak. Dünya, onları yalnızca mağdur olarak değil, rakip, profesyonel ve silinmeyi reddeden bir ulus olarak görmeli” dedi.
FIFA SİYASİ BİR TAVIR TAKINIYOR
Hamed, FIFA’nın İsrail’e karşı sessiz kalmasını utanç verici olarak nitelendirerek sözlerini şöyle tamamladı: “FIFA, çok daha hafif gerekçelerle siyasi müdahaleler veya evrak sorunları yüzünden başka federasyonları askıya aldı. Ancak İsrail, stadyumları bombaladı, oyuncuları öldürdü, altyapıyı yok etti ve Filistin’in kendi topraklarında futbol oynamasını imkânsız hale getirdi. Yine de FIFA hiçbir şey yapmıyor. Bu durum, FIFA’nın sessizliğinin tarafsızlık değil, Filistinlilerin hayatının önemsiz olduğunu ima eden siyasi bir tavır olduğunu gösteriyor. İnsan hakları, kapsayıcılık ve adil oyun gibi değerleri savunduğunu iddia ediyor; fakat bu değerler sınandığında ortadan kayboluyor. Artık hiçbir mazeret kalmadı. Dünya neler olup bittiğini görüyor. Soru şu: FIFA gözlerini kapamaya devam mı edecek, yoksa sonunda adaletin yanında mı duracak?”