FIFA, 2025 yılında ABD’de düzenlenecek yeni formatlı Kulüpler Dünya Kupası’nı tanıtırken, bu organizasyonu “tarihi bir fırsat” olarak nitelendirdi. Turnuvanın, futbol dünyasında önemli bir değişim ve gelir artışı getireceği vaadiyle duyurulması dikkat çekti.
Bu organizasyonun yayın haklarını 1 milyar dolara satın alan DAZN’ın yanı sıra, aynı dönemde Suudi şirketi SURJ Sports Investment da aynı tutarda hisse alarak dikkatleri üzerine çekti. FIFA, geçmişte rüşvet ve skandallarla anılan yapısıyla, kulüpleri maddi yönden ikna etmeyi başardı.
Ancak, FIFA’nın açgözlülüğü futbol dünyasında geniş bir tepkiyle karşılandı. Yoğun bir takvim üzerine 32 takımlı yeni bir turnuva eklemek, oyuncuların sağlık durumunu ciddi şekilde tehdit ediyor. Pep Guardiola, Jürgen Klopp, Carlo Ancelotti ve Xabi Alonso gibi önde gelen teknik direktörler, “oyuncular insanlar, makine değil” diyerek bu yoğun takvime karşı çıkarken, FIFPro (uluslararası futbolcu sendikası) da bu sistemin sürdürülemezliği konusunda uyarılarda bulundu. Avrupa Kulüpler Birliği (ECA) ve UEFA’ya bağlı bazı kulüpler, oyuncuların yükünü öne çıkararak bu turnuvanın yalnızca “ticari açgözlülük” ile açıklanabileceğini ifade etti.
OYUNCULAR TEPKİLİ
FIFA’nın bu organizasyonu kulüplerle ve oyuncularla yeterince istişare etmeden karara bağlaması, büyük tepkilere neden oldu. Özellikle Premier Lig, Bundesliga ve Serie A kulüpleri, bu süreçte “hiçbir söz haklarının olmadığını” savunarak bu durumu eleştirdi. FIFA’nın “kâr odaklı tek adamlığı”, bu olayla bir kez daha gözler önüne serildi. FIFPro, FIFA’ya karşı dava açma seçeneğini bile gündeme getirdi. İngiliz Profesyonel Futbolcular Derneği (PFA) ve Fransa’daki UNFP gibi sendikalar, “yasal haklarımızı kullanabiliriz” şeklinde açıklamalarda bulundu. Futbolseverler ise bu organizasyonun gerçek bir “dünya şampiyonası” olmadığını, FIFA’nın sponsorları ve büyük kulüpleri memnun etmek için oluşturduğu bir gösteri olduğunu öne sürüyor.
Yeni formatın, futbolun geleneksel yapısını tehdit ettiği de tartışılıyor. Turnuvaya katılacak kulüplerin kıtalara göre dağılımının sorunlu olduğu vurgulanırken, Afrika ve Asya’daki bazı takımların “figüran” olarak görülmesi eleştirilmekte. Bu durum, FIFA’nın “küresel futbolu büyütme” iddialarının, aslında Avrupa merkezli bir sermaye büyütme projesine dönüştüğü yönündeki görüşleri güçlendiriyor.