Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer, 30 Ekim 2024 tarihinde “terör örgütüne üye olmak” suçlamasıyla yürütülen bir soruşturma kapsamında gözaltına alındı. Silivri’de uzun süredir tutuklu bulunan ve 15 yıla kadar hapis cezası talep edilen Özer, Cumhuriyet’e verdiği demeçte durumu değerlendirdi.
Ahmet Özer, “İçi boş, uydurma bir dosya ile tutuklandım. Amaç, belediyeye el koymak ve CHP’yi zayıflatmak. Bu dava hukuki olmaktan çok siyasi bir davadır,” şeklinde konuştu. Özer, 14 Temmuz’da gerçekleştirilecek duruşması için “Bu, barış süreciyle ilgili bir samimiyet testidir,” ifadelerini kullandı.
‘İÇ CEPHE GÜÇLENEMEZ’
Terör örgütü lideri Abdullah Öcalan’ın mektuplarının kamuoyunda okunmasının ve devlet yetkilileri tarafından “önemli” bulunmasının altını çizen Özer, “Ben, 11 yıl önce iradem dışında İmralı’da adım geçtiği için terör örgütü üyeliği gibi mantık ve vicdanla bağdaşmayan bir iddia ile tutukluyum. Bu, büyük bir çelişki değil mi? Aynı görüşmede adı geçen Numan Kurtulmuş ise Meclis Başkanı. Böyle bir ortamda toplumsal barış sağlanabilir mi? Halk bu çifte standaarta inanır mı?” şeklinde tepki gösterdi.
Özer, “İstenen iç cephenin güçlenmesi mi yoksa birilerinin güçlenmesi mi?” sorusunu yöneltti. “Cumhurbaşkanı adayı İmamoğlu içerideyken, 11 belediye başkanı ve onlarca bürokrat siyasi nedenlerle tutukluyken, milletvekilleri, eski genel başkanlar, gazeteciler ve aydınlar tutuklu iken iç cephe nasıl güçlenecek? CHP’ye kayyum atamakla iç cephe güçlenmez. Hukuka dönmeden, demokratik adımlar atmadan iç cephe güçlenemez. Barış süreci başarıya ulaşamaz. Toplumun yarısı dışlanarak iç cephe güçlenmez. Ana muhalefet düşmanlaştırılarak iç cephe güçlenmez. Bunlar yaşanırken iç barış sağlanamaz,” diye ekledi.
Özer sözlerini, “Evet, barış süreci başarıya ulaşmalı. Ancak bunun için öncelikle siyasetin normal seyrine dönmesi şart. İç barışın sağlanması, iktidarın derhal hukuka dönmesi gerekmektedir,” şeklinde tamamladı.
