CHP Genel Başkanı Özgür Özel, olağanüstü MYK toplantısının ardından yaptığı basın açıklamasında, partisinin yöneticilerinin gözaltına alınmasına sert bir şekilde tepki gösterdi. Özel, bu durumun kabul edilemez olduğunu belirterek, şu ifadeleri kullandı:
“Duyanlara yok artık dedirtecek haberlerle uyandık. Bir avuç insan, yanına 3 savcı ve 3 hakim alarak 19 Mart’ta savaş açmıştı. İlk günden itibaren bunu tanımlamıştık. Milletin elinde kalan son şey, sandığı ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. 108 gündür meydanlarda direniyoruz. 108 gündür İBB Başkanı ve cumhurbaşkanı adayımızı, belediye başkanlarımızı, birçok bürokratımızı ve belediye meclis üyemizi hapiste tutuyorlar.”
“198 gündür millet daha da fakirleşti, ülkemizin durumu 6 milyon liraya mal oldu ve daha da geriledi. Bu süreç, ülkenin barış ve birlikte yaşama umuduna kökten zarar veriyor ve bu ülkeyi içe kapatıyor… Manavgat’taki görüntüleri gördünüz, hemen inceleme başlatıldı. CHP, burada en hassas tutumu sergileyecek. Ancak, ağaç adı verdikleri gizli tanıklarla mesafe alamayanların durumu herkesçe malum. Yargı ve idari makamlarla partimiz gerekli görüşmeyi yapıyor. CHP de sunulacak raporla gereken tavrı alacak.”
“Bu sabah yine şafak operasyonuyla uyandık. Bildiklerinin bir kısmını bir partiye yükleyerek, dünya çapında takdir edilen başkanlarımıza saldırmaktan çekinmediler. Abdurrahman Tutdere, deprem döneminde takdir edilen bir isimdi. Adıyaman için yardım talep eden, Kürt ve Türk annelerin ağıtlarına ortak olan Tutdere gözaltına alındı. İddialar tamamen asılsız.”
“Zeydan Karalar, evinde gözaltına alındı. Eşi kapıyı açtı. Ekipler, Gebze’ye giderek o görüntülerle onu gözaltına alıyor.”
“Muhittin Böcek, aralıksız başkan seçilen bir isim. Hiçbir başkan güven oyu alamazken onu başaran başkan gözaltına alındı. Üç belediye başkanını bir araya getiren sebepler ne olabilir?”
“Adıyaman Belediyesi ile sözleşme bitmiş ve yeniden yapılmamış. Adana Büyükşehir Belediyesi ile bu dönemde sözleşme yok, geçen dönemde de yok. Zeydan Başkan Seyhan’ı yönetirken, 8 yıl önceki sözleşme devam etmiş ve o zaman ödeme yapılmış.”
“Bir örgüt var. Adı Aziz İhsan Aktaş. O kimi söylediyse oraya operasyon düzenleniyor. Adını andığı kim varsa başkan yapılıyor. Peki, bu isim yalnızca CHP ile mi çalışmış? Bütün dünyaya hizmet eden kamu kurumları nerede? Bu kamu kurumlarına en büyük ihaleleri de vermiş. Her türlü iş, AKP içinde bilinir ancak yargıya intikal etmez. CHP’li belediyelerde rüşvet verildiğine dair bir kanıt var mı? ‘Para verdik’ diyorlar. O paranın konulduğu bir yer var mı, bir kuruş bulabildiniz mi?”
“Aziz İhsan Aktaş, evde iftira attıkları için hapiste. Nerede bu yoğurdun bolluğu? Ahlakın varsa cevap ver. Aynı adam bu arabayla belediyeye girdi. Belediye başkanlarımız, yaptığı kreşe bağış yapmış, yolsuzluk diyorsunuz. Sen ne dedin utanmadan bunlara? Bir paranın rüşvet olması için devletin cebinden çıkması, devletin zarara uğraması gerekir demedin mi? Adıyaman’da depremzedeye park yaptırmak için koşturan adam hakkında bunları diyorsunuz.”
“Buradan Recep Tayyip Erdoğan’a soruyorum. Şu kadar şerefin, namusun varsa cevap ver. Aynı adam bu arabayı senin belediye başkanına almış. Plakası AK. Burada kanıt belli. Bizim ispatlanamayan bir arabadan belediye başkanlarımız içeride yatıyor. Sizin belediye başkanınız AK plakayla dolanıyor. Bu mu adalet? Şu kadar şerefin, namusun, ahlakın varsa cevap ver. Vicdan, ahlak ve edebe davet ediyorum seni. Gel yarışalım, bizi yenemeyince Ekrem başkanı yenemeyince niye çelme çakmaya Akın’ı yolluyorsun?”
“Tuzla’da bir yazlık villa var mı? Aileden birinin kredi kartlarını Vanlı bir iş adamı ödüyor mu? Üsküdar’da büyük bir projeden daire alıp yakınına yapıldı mı? Zekeriya Öz gibi yurt dışına kaçarım diye düşünüyorsun.”
“Tüm muhalefet tehdit altında. Bir avuç insan bu ülkeyi vesayetle yönetmeye kafayı takmış. Bu, sandığa sahip çıkma mücadelesi. Bir tarafta sandığı koruyanlar, diğer tarafta Tayyip beye yarananlar var.”
“MAL VARLIKLARIMIZ AÇIKLANSIN”
“MASAK raporuyla son 10 yılda edindiğimiz mal varlıkları açıklansın. Var mısınız? Belediye başkanlarınız, eşleri ve yakınları için. Var mısınız? Kim ne kadar zenginleşmiş görelim. Biriniz AKP’de çamur pislik yoktur desin biriniz. Hadi gelin yeni bir yasa çıkaralım. Ama liyakatine güvendiğimiz bir mahkemede yargılama yapalım. Vicdanına güvendiğimiz savcı ve hakimler herkesi sorgulasın.”
“ANKARA’DA DURACAĞIMA SİLİVRİ’DE HAPİS YATARIM”
“Erdoğan’a bir kez daha meydan okuyorum. Uçaktaki gazetecilere soruyorum; sorularınız belli, Erdoğan cevapları veriyor. Bant kaydı alıyor musunuz? Kayıtları bana verecek misiniz? Meydanlar kalabalık değil diyor. Allah benim belamı versin. Anketler yalan diyor. Madem birinci partisin gel. Allah’ın korkağı, sen birinci parti olsan parende atarsın. İstanbul, Adana, Antalya… CHP’de yolsuzluk yapan varsa Allah da belasını versin. Şimdi çıkmış, Adana, Antalya, Adıyaman…”
“Bana siyasi rüşvet teklif ediyor. Ankara’da dur orada siyaset yap diyor. Senin icazetinle Ankara’da duracağıma namusumla Silivri’de dururum. Bu akşam Amasya siyaseti yapacağım. Diplomasız diye bağıracağım çatla patla. Özgür Özel gelir partisini bırakır otururmuş.”
“Orada oturacağıma hapiste yatmayı göze almışım ben. Bir yolu var susturmanın beni ama annem evladım üzülmesin diye söylemiyorum. Sen kötüleş, senden kötüleşmeyen namert olsun. 2 Kasım’a sen sandık koymazsan ben koyarım. Sen koymazsan ben koyarım. Sandığı nasıl koyduysak tekrar koyarız. Kimseyi darbeyle kaba kuvvetle tehdit etmiyoruz. Kim sandığı almaya kalkarsa bu millet sandığı elleriyle geri getirir. Sandık gelecek, hepiniz gideceksiniz.”
“Kendine güveneni, birinci partiyi seçime bekliyorum. Kasımpaşalıysan seçime bekliyorum. Var mı cesaretin? Devletin ordusuna, hakimine, savcısına güvenip kumpasla bu işin başında kalamazsın.”
“Ben
