Değişken Bir Sorun
Aristoteles’in ifadesiyle, “Hep kendisi için aranan.” (1) Varlıklı olmak, doktor, yazar ya da başka bir meslek sahibi olmak, insanın ulaşmak istediği hedeflerdir. Ancak bu hedeflere ulaşmak için izlenen yollar, her zaman doğru ve dürüst olmayabilir. Yalanlar, dolandırıcılıklar ve kötü niyetli eylemler, bu yolların birer parçası haline gelebilir.
Amaç ve araç ilişkisi, her zaman sabit kalmaz. Balzac’ın örneği bu durumu iyi bir şekilde ortaya koyar. Balzac, para kazanmak amacıyla roman yazmayı seçti. Ancak, beklediği maddi kazancı elde edemedi. Yine de eserleri hem gerçekçi hem de estetik açıdan değerli oldu. Böylece, romanı araç olmaktan çıkıp, onun için bir amaç haline geldi. Diğer taraftan, sadece para kazanmak için yazan bir yazar, bu hedefe ulaşmış olsa da, eserinin kalitesi düşebilir.
Bu durum, başka bir şekilde de kendini gösterir. Oğuz Atay, romanı bir araç olarak kullanarak Cumhuriyet aydınlanmasını eleştirme amacını gütmüştür. Atay, amacına ulaşmak için nesnel gerçekliği saptırmış ve yalan söylemiştir. Benzer şekilde, Kemal Tahir de Köy Enstitüsü’nü kötülemek için nesnel gerçekliği çarpıtmıştır. Her iki yazar da yanlış araçlarla amaca ulaşmaya çalışmıştır.
Ayrıca, araçlar bazen amaca dönüşebilir. Kemal Özer, güzel şiirler yazmayı amaçlamış, ancak bazı eserleri, işkenceden geçmiş insanları iyileştirmek için bir araç haline gelmiştir.
Upton Sinclair’in “Şikago Mezbahaları” adlı romanı, işçi sınıfının durumunu nesnel bir biçimde yansıtarak, yazarın amacına ulaşmasına ve et kesiminde çalışan işçilerin yaşam koşullarının iyileşmesine katkıda bulunmuştur.
Antik Çağ’da Amaç-Araç Sorunu
Sofokles, “Filoktetes” adlı eseriyle bu sorunu ele alır. Oyun, Yunan ordusunun Troya’yı fethetmek için avlu oklarına ihtiyaç duymasını konu alır. Bu oklar, Filoktetes adındaki bir karakterde bulunmaktadır. Ancak, yolculuk sırasında yılan tarafından sokulan Filoktetes, Limmi adasına terk edilir. On yıl sonra, bu adada bırakılan Filoktetes, Troya için hayati önem taşıyan okların sahibi olarak geri çağrılır.
Odysseus, Filoktetes’i kurtarmak için Neoptolemus ile birlikte adaya gider. Burada, amaca ulaşmak için yalan söylemenin gerekliliği üzerinde tartışırlar. Odysseus, amacın her yolu mübah kıldığını savunurken, Neoptolemus bu fikre karşı çıkarak, yalan söylemenin utanç verici olduğunu dile getirir.
Üç Filozof
Platon
Platon, “Devlet” adlı eserinde, yöneticilerin toplumun yararına yalan söyleyebileceğini belirtir. Bu durum, ancak yöneticilerin çıkarları için düşmanları veya yurttaşları aldatmaları gerektiğinde geçerlidir. (4)
Aristoteles
Aristoteles, bu konuda Sofokles’in eserinden yola çıkarak, amaç için yalan söylemenin kişinin kendine egemen olmaması anlamına geldiğini savunur. Neoptolemos’un yalan söylemesi, onun erdemini sorgulatır ve bu durumu onaylamaz.
Machiavelli (Makyavel)
Nusret Hızır, Makyavel’in görüşünü şu şekilde özetler: “Devlet, insanın önündedir ve gerektiğinde devletin çıkarları için insanı ezmek de gereklidir.” (5)
Romanlarda Amaç-Araç
Orhan Kemal’in “Kanlı Topraklar” romanında, Topal Nuri zengin olma amacını güder. Dostoyevski’nin “Suç ve Ceza” eserinde ise Raskolnikov, yoksulluğundan kurtulmak için bir tefeci kadını öldürmeyi göze alır. Yakup Kadri’nin “Panorama” romanında Halil Ramiz, devrimci bir milletvekili olarak aydınlık bir Türkiye hayal ederken, Suat Derviş’in “Fosforlu Cevriye” adlı eserinde ise adı bilinmeyen bir karakter sosyalist bir Türkiye hedefler.
Türkiye’de Durum
Türkiye’de hem Platon hem de Makyavel, çoğu zaman yanlış anlaşılmaktadır. Kişisel çıkarlar için parti değiştiren veya halkı aldatmaya çalışanlara “makyavelist” denmektedir; ancak bu kişilere yanar döner demek daha doğru bir tanım olacaktır. Amaca ulaşırken doğru araçları seçmek, bilginin önemini bir kez daha gözler önüne serer. Örneğin, laikliği kötüleyerek dinsizliği savunmak, doğru bir yaklaşım değildir, çünkü laiklik dinsizlik anlamına gelmez.
Türkiye’de, bilgisizlik nedeniyle amaca ulaşmak için yanlış araçlar kullanılmakta ve bu durum sorunlar doğurmaktadır. Platon, devlet için yöneticilere yalan söyleme yetkisi tanırken, Makyavel, insanı ezme yetkisini devlete vermektedir. Bu durum, tarihteki bazı olaylarla birlikte sorgulanmalıdır; örneğin 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerindeki idamlar ve işkenceler, devletin çıkarları için mi yoksa bir sınıfın çıkarları için mi gerçekleşmiştir?
1. Aristoteles, Nikokakhos’a Etik, çeviren Saffet Babür, Ayraç Yayınevi, Ankara 1998, 1097a-30
2. Joachim Latacz, Antik Yunan Tragedyaları, Türkçesi: Yılmaz Onay, Mitos-boyut yayınları, İstanbul 2006, Y 226
3. Sofokles, Filoktetes, Türkçesi: Şükran Yücel, Mitos-Boyut Yayınları, İstanbul 2008, y-16
4. Platon, Devlet, Türkçesi: Hüseyin Demirhan, Sosyal Yayınları, İstanbul 2002, Y -389
5. Nusret Hızır, Felsefe Yazıları, Çağdaş Yayınları, 1976, Y- 194